Sen, Kedim ve MeleklerimÜç beş satır aşağı ki sokakta, ben, kedim ve meleklerim; oturmuş bir bankta, yakmışız bir tütün kolonyası… ve bir Bulgaristan haritasında, aramızdaki kilometreleri hesaplıyor, didik didik ediyoruz huylarımızı… ben mutlu muyum, telaşlı mı yahut kendi başına buyruk mu? vivaldi arabesk çalıyor bu sefer, ellerimde çamaşır suyu kokusu... safi gümüş kolyelerine küçük damlalar serpiştiriyor ve gülümsüyorsun cam bir görüntünün içinde… bir iki mektubun arasına sıkıştırdığım kuru gül ölüsüne ağlayıp yine o Arnavut kaldırımlarına tükürüyoruz küfürle… üç beş satır aşağı ki sokakta, ben,kedim ve meleklerim; oturmuş bir bankta, yakmışız bir tütün kolonyası… yine o haritanın üzerindeyim, şatafatsız, öksürüklü… bu senin parçan değil, olsa olsa sülfürden bir esintindir pencerendeki aralıktan giren bir poyraz kırığıdır… yoksa nerede safi gümüş kolyelerindeki damlalar? ben nerdeyim, hangi kediyleyim? meleklerim kim ola? yahut bir tütün kolonyasını sigara gibi yakmak mümkün mü? sen olsan olsan bensindir, kedim ve meleklerim ise teferruatına ilişik… Halil Babür 01:26 27 Mayıs 09 |
burada yazan cok kisinin disinda,ayri,gerceküstü ve yeralti tarzi bir dille yaziyorsun.
Bana göre ileriye dönük bir nefes var siirlerinde.
Kirkyedi yasinda ve yirmi küsür yildir edebiyat ve sanatla icice olabilmis, üstelik kendiside yazan bir agabeyin olarak kulak vermeni diliyorum.
.) Asiri nihilist ve narsizlikten kendini sakin.
.) yakaladigin duyguyu istismar etme (sözlerini az kalmis kursun gibi kullan) saglam gözlemlerin var ve kelimelerle oynamayi da biliyorsun.
:)simdilik bu kadar, seni okumaya devam edecegim.
selamlarimla....