İLGİNÇ'İN HİKAYESİ
Korsan kalabalığının ortasında doğmuş
iri gözlü uzun kirpikli bir çocuktu o düşler ülkesine seyahat edebilecek kadar büyük bir gemisi olsun istedi hep okyanuslara açılabilecek kadar cesur yunusların gözünden bakıp dünyaya aşk ile yanıp tutuşabilecek kadar insandı incecik bacaklarındaki ısrarı kimseler görmezdi cumartesi günleri bir kırtasiyeden diğerine koşarken YÜREĞİ DAĞ BAKSANA AKLI BİR HAYLAZ KELEBEK ilk coğrafya atlasını aldığı gibi koştu eve bir hafta sonu içi dışı ayrı bir bilmece o engin denizlere uçtu havaya parmaklarıyla dokunarak gidebilir olmuştu bir karadan diğer karaya aynı güneşli bir bahar gününde su birikintilerinin üzerinden atlamaya benziyordu bu seyahat KEŞKE GERÇEKTE DALGALAR ULU BİR DAĞ UMUTLARSA KURU DALLAR GİBİ OLMASAYDI karar verdi mürettebatını oluşturacaktı kısa zamanda oluşturdu da hemen hepsi candan çocuklardı akça pakça yüzleriyle güvenilir leventler güle oynaya atladı küvetine suda patlayan oyuncak balık ve deniz yıldızı kapsülleriyle karşıdan gelen gemideki karanlık tayfayı görmekte gecikmedi çocuk bunlar gemileri yağmalayan tek gözlü adamlardı DÜŞ KILIĞINA BÜRÜNÜP MERCAN MAVİLİĞİNDE YAŞARMIŞ MEĞER GERÇEKLER çetin bir harp yaşanacağı belliydi omuzlarının üzerindeki altın yaldızlı rütbeye baktı ve seslendi leventlere saldırın saldırın kılıcını çekti boyu bir karış daha uzamıştı sanki düşündü PARMAKLARININ UCUNDA DİKİLEREK BÜYÜMÜYORMUŞ ERKEKLER MEĞER YAKINLARDA BİR KARADA KUNT GÖRÜNÜŞLÜ BİR KAYADA BİR ASIRDIR YAŞAYAN ŞAHİN KOŞ BU YİĞİDİN YARDIMINA en yakınındaki düşmanının üzerine yürüdü kaba sakallı bu adam mürettebatından bir leventi bir yumrukta güverteden suya atıvermişti kızdı birkaç kılıç hamlesiyle kabasakalı devirdi tam o esnada bir kadın sesiyle irkildi çocuk çık artık çık çık çık ani bir hamleyle fırladı küvetten BİR SERÜVENCİ HER ZAMAN DEVASA BİR ATLASIN ÜZERİNDE UYUYAKALMAZMIŞ MEĞER bir leventin kucağından indirilip üzerinde teslim bayrağının rengi olan bir sedyeye yatırıldı BAŞINI SERT YERLERE VURMAKLA ÖĞRENİLMİYORMUŞ GERÇEKLER MEĞER UZUNCA BİR KARANLIĞIN İÇİNDEKİ ATEŞBÖCEĞİ UYANIRSAN KURTULUR MUYUZ UYANIRSAN KURTULUR MUYUZ sesler boğuk tiz ve cellatça tırmalıyordu kulaklarını sesler kıvrımlı bir akarsunun haritalardaki çizgisel halini kodluyordu bir gir bir çık çık artık çık çık göğsünün üzerinde bir mahpus gökyüzü oturuyordu sanki kımıldamaya çalıştı bir gözünü açtı ve hemen yanıbaşına baktı annesi elini tutuyordu deniz yıldızları kadar sıcacık ve parlak yüzünü gördü karşısında da bir doktor duruyordu karbeyaz elbiseli bu ciddi adam elinde bir rontgen filmiyle kendisine doğru yürüyordu heyecanla sordu çocuk LEVENT KORSANLARI YENDİK Mİ SARP ÖZDEMİR |
yenmiş midir acaba korsanları?
kutlarım /saygımla,,