TESTAMENT
Sadece yüzümün gölgeleriyle konuşup
karabasanlarımla alay ettim çukur gibi gülümseyip tümsek gibi ağladım sesimi bile unuttum ve çöl gibi giyindim bilinir ki zaten bu asır için en garip hayalci sözün eskidiği yerde bir üvey baba hüznüydüm şahın sınırlı gidip gelişi bir tahtada filin garipsenen ölümüydüm tahta üzerindeki aklını kaçırmış siyah beyaz kareleri hiç ettim söylenir ki ben bir ucubeydim Dilim bir eski dil bir prehistorik seviş gözlerim kimileri bir yılan gibi bakıyorsun der ama zehirimden ölen yok sadece ceset edilmiş bedenimi çocuk bacakları taşısın isterdim belkide kırgınlığım bundandır bu sağmal çağda neden bu kadar yalnız kaldığımı kimlere sorayım yargıçlarımı astım ve kirli tarihi insan ettim vicdanımda kimse için bir diğeri olmadan yaşadım belkide suskunluğum bundandır iğde kokusunu uzun süre alamayışımdandır belkide birilerine kızgınlığım ki onlar hatipleriyle geldiler ve hatıralarımı öldürüp bedenimi kutsal bir suyla yıkadılar bilincim kapandığında hala ağzımda bir pamuk tadı vardı sapsarı bir çocuk neşesi gibi gelirmiş meğer ÖLÜM Bir antik obelisk gibi yükseliyor ama başucuma dikilen taş çünkü ben sizi uyutmadım be ahmak kafalar çıkınınızdaki katığı çalan çakal olmadım neden çok üşürdüm yine de bilemedim çiyanların bozuk paralarla kandırılamayacağını anladım hemde bir fısıh vakti yaram çarmıhtan dönenlerden bile derinken sözümü tuttum kili onarmaya çalışmadım ama yine de insan olamadım KUKLA SEVERLER ÜLKESİNDE SARP ÖZDEMİR |
çok güzel imgeler ,
yüreğine sağlık..,
saygılarımla