2
Yorum
0
Beğeni
5,0
Puan
1105
Okunma
Sabır taşının sükut dili ,
Asılsız bir umut gibi devrildi yemyeşil ...
çöl olabilse ,
adını sır totemleri gibi saklardı keskin gölgelerden
ama bilemedi yazık ,
bakışlarındaki nemden ötede bilenen mızrak uçlarını ...
Sus imleri ,
açılan her yaraya tuz sancısı olduğu vakitlerde ,
korkmadı hiç ,
geceleri beğenmekten ...
Kimsesizlik dininin hayır denklemi çözüldü ,
Ezbere yıkanılan denizlerin hüzün kimyasında ...
İt düşü kadar renksiz durabilse ,
Bölerdi uykularını şüphesiz ,
Mor dağların sarışın öyküsü olup ...
Ateş ;
Kuyruğu dimdik dolaşan bir yırtıcıydı ,
Bedenine havada daireler çizdirip çizdirip yerlere vuran ...
Mizah olmayan karayı ,
Dişten etine bulaşan salyayı tanıdı ...
kırılan kemiklerinden aşık oyuklarına akan kaypak gülüşleri gördü
Boz sırtlan pençesinin ,
Atmayan bir yüreğe tanıdığı son şans ,
Kızıl güllerin dibiydi...
toprak olabilse ,
adını süt kavgası gibi saklardı tırnak uçlarından ...
Ama bilemedi yazık ,
Yaşadım ben diye övünülemiyor bu dünyada ,
Dev cenderelerde öğütülmeden
SARP ÖZDEMİR
5.0
100% (1)