Ziyade-i naz
sürdüğümde yüzümü toprağa
karanfiller dökülecek kavrulan gamzelerimden silkeleyecek mevsiminin kucağında masum buseli hüzün unutama nazarım gözlerine işlediğim son mektup kızıl mührüne aç satır aralarına düşen kandil mürekkebin yaralı diline naçar imgeler zahir kıyısında mum gibi ben sen gibi nar kapın kadar uzaklarda beklerken elimi yaktı an ah tar sol yanıma vuran deprem gidiş in gözlerim ilelebet ela yangınları yeşil ormanların vaat edilen onca şeyin pişmanlığı düşmüşken alın çatıma babamın denizleri çatlatan gamlı mavisini kapan gölgeler ey yar bütün kapıları kapadı tövbeler vurma artık duyusunu yitirmiş vicdanımın duvarlarına öldüm say bir başına ziyade-i nazımla içime düşen akkor sevdana ay ikrar say Sude Nur Haylazca |