GERÇEKLİĞİN ÇÖLÜey şehir ! ne kaldı görkeminden geriye ? sen sevgiyle güzeldin ; acı veriyor şimdi her yerin nakaratı aynı şarkı, dönüp duruyor pikapta... “her yerde kar var, kalbim serin bu gece” bir keman inliyor inceden uzakta gecenin kırbacı, iniyor durmadan yüzüme ! yaslanacak gündüzüm yok vuslatın gözü donuk sesleri uzak kılmada zaman bir yer var, hem başlayış hem bitişe sahne olan; kelebekleri ölmüş, resimleri siyah beyaza dönmüş!... o hep durur, değişmiş olsa da orda, ruhlar çeker soluğu yalnız ölümden çok, ne var yaşadığımız ? mahzun anılarımız, kalem ucunda yer bulur kendine... deniz eteklerini toplamış güneş, alıp başını gitmiştir, o yalnız sahilde binbir gece masallarının, martı çığlıklarındaki, yankısı durur yalnız... sağılır hüzün, zamanın içinden; gel gitlerinde kahır akar yüreğe gökkuşağından karalar dökülür kara isi / düş tohumlarını boğar, öldürür zaman, siyah yüzünle dönmede artık ! lekesiz / kahırsız bir dünya nasıl bulunur ? kim bilir, denize kavuşamayan dağın, gözyaşlarını ? madalyonun, hep öbür yüzüdür sevgi ; sesi içeri girildiğinde duyulan, ışıkları sönük, sessiz bir ev gibi yaprağın öz suyu tükenirse, yavaşlar nabzı, yokluğa yürür ! ey şehir ! böyle bittin sen de bende kapladı üzerini, siyah bir perde aşamadım gerçekliğin çölünü ! Hâdiye Kaptan c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir. |