İkrah !ey yaşamı ölüm, ölümü yaşam diye adlandıran kader dokunup karasına elimizi yaktığımız, sen söyle söyle, kaç göçün yorgunluğudur alnımızdaki bu çizgiler yeryüzü, gökyüzü tanıktır bir konuşsa, bir dile gelse taşları çatlatır haksız rüzgarın önünde avare yürekleri terk edilmiş evlere benziyor kimliksiz yüzlerin geçtiği sokaklardan sular zakkum köküne doğru akıyor bozuluyor tadı, sular acıya çalıyor yer altından yüklenip kaktüslerin suretini saksılarda yapma çiçekler usul usul kımıldıyor süslü yalanlarla övülüyor dallar kimi karanfile duruyor, kimi sümbüle kamelyalar neşe içinde çiçekler allı morlu, çiçekler gizemli çiçekler gürleştikçe gürleşiyor avuçlarında sızan utanmazlıkla, yürekler işgal altında kumdan kaleler yapılıyor sevda sokağında yapılıyor yıkılıyor, yapılıyor yıkılıyor yankısıyla geliyor ihanetin yatağı çok pencereli odalarda şuh kahkahalarla iki perde arası çağlayanların yüz karası kelle hesabıyla, utancı alnından vuruyorlar çoğalıyor uygunsuz adımlar, adımları birilerine yolcu karışıyor nefesler zaman saklıyor sözlerin gizini çoğaldıkça suçu arşa yükseliyor ucu sapılan sokaklardan, kurulan tuzaklardan kimler ikrahta gurur kimin göğsünde kim kimi terk ediyor gözler gözden düşüyor, gözler batmış sandala dönüşüyor neler oluyor insana, insanlığa neler oluyor anlatıyorlar beyaz oyunları, mavi masalları kimse bilmiyor kurcalanınca patlayacak olan çıbanı alnında vurulanı kimse bilmiyor ah bilmiyorlar zararı ziyanı zehrini akıtırken hayatın taç yapraklarına hiç kimse görmüyor koynundaki yılanı ! 31 / 06 / 2009 / N_Erol |
Sevgiyle,