İSTANBUL GAZELİ
Çağla İstanbul, gönül köşkümde yansın güllerim
İnle İstanbul, seher vaktinde doğsun dillerim Perdeler titreştirip, yığsın muratlar vaktini Mevsimim gül toplasın, bağrımda dön bülbüllerim Yahyalar hep, Endülüs raksında olsun, çınlasın Fasla yangın başlatın neyler, kuşansın güllerim Tanpınar, sonsuz zamanlar yüklesin dursun bağa Çaresizlik yakmasın neslim, boyansın çöllerim Değmesin katran, yakıp dursun Fazıllar közleri Sâkiler yığsın şaraplar, zikri kursun ellerim Çağ yanarken titre İstanbul, nefes ver kasrıma Dert tükensin, canlanın cenkler, diril sümbüllerim Âyetin rengiyle tütsün canlarım, meşk durmasın Üsküdar nur toplasın, hasret bitirsin yellerim Şavkı görsün dermanım, kor besletin İstanbul’a Marmara’m coşsun bugün, tekrar yarılsın Nil’lerim Olmasın vurgunda Pervânem, uyandır kalbimi Çağla İstanbul’la hep, candan boşalsın sellerim ( fâ i lâ tün/ fâ i lâ tün/ fâ i lâ tün/ fâ i lün/ ) Açıklamalar: 29. Mayıs. 1453 yılında İstanbul’un, Fatih Sultan Mehmet tarafından fethedilmesinin ardından, o zamandan günümüze kadar İstanbul üzerine pek çok şiirler yazılmıştır. İstanbul, sadece orada yaşayanların değil, Anadolu insanının da hayalini süsleyen bir şehir halini almış olup “ Taşı toprağı altın “ diye söylenilegelmiştir. Atalarımızın, kendi kültürünü nakış nakış işlediği bu güzel şehrimizde, her yerde olduğu gibi günümüzde bozulmalar, çözülmeler, erimeler başlamış ve eski güzellikler yavaş yavaş gözden kaybolmuştur. Ama yüzyıllara hükmeden bu şehrimizde sürdürülen kültür ve gelenek yer yer günümüzde de devam etmektedir. Her ne kadar Nedim’in gazellerindeki o haşmet olmasa da… İşte bu amaçla, zaman zaman gidip gördüğüm İstanbul’la ilgili, ben de bir şeyler karalamak istedim. Kelimelerle eski İstanbul’u yaşatmak isteyenleri dile getirmeye çalıştım. Her ne kadar sürç-i lisan ettimse affola diyerek, beyit beyit açıklamaya geçiyorum: 1. Seher vakti yaklaşırken, sabah ezanının okunmasıyla gönül köşkümüzde sesler ve şekiller nasıl gözümüzü ve ruhumuzu okşuyorsa, İstanbul’un da eski günlerindeki gibi çağlayıp inlemesini istiyorum. Bu çağlama ve inleme, bizi biz yapan değerleri kucaklamakla oluşur. 2. Tabii ki İstanbul’un da çağlamaya, inlemeye ihtiyacı var. Ancak bu, önümüzdeki perdelerin yavaş yavaş açılmasıyla gerçekleşir. Yani “ Ne idik? Nasıldık? “ sorularının cevabını bularak, bugünü düzene sokmak gerekir. Ancak isteklerimiz o anda neticeye kavuşur. 3. “En güzel İstanbul şiirlerini yazan Yahya Kemal’dir. “ dersek, hiç de abartmamış oluruz. Şiirimi oluştururken, onun “ Endülüs’te Raks “ isimli şiirini okuyordum. Kendimi bir an musikinin koynunda hissettim. Neylerin saba taksimiyle birlikte ruhumu okşadığını, gözlerimden damlaların aktığını gördüm aynalarımda. Duygulandım ve tekrar o eski mevsimlerimin günümüzde coşmasını istedim. 4. Türk Edebiyatı’nın mihenk taşlarından olan Ahmet Hamdi Tanpınar’ın “ zaman “ kavramı çok farklıdır. Kendisini çünkü ne zamanın dışında, ne de içinde görür. Zamanı parçalanmaz bir akış olarak değerlendirir. İşte, içimizdeki murat da bu değil midir? Andan kopmadan, anları yaşamak… O anları, kendi bünyemizde toplamak. Şayet, sadece an’la yetinirsek çaresizlik girdabına gireceğimiz için, gelecek kuşaklara da bunu net anlatmaya çalıştım. 5. Bu beyitte Necip Fazıl’ın yürek gücünü ifade etmeye çalıştım. Şayet içimize Kısakürek üstadın anlattığı yürek gücünü sindiremezsek, dıştan gelen olumsuzlukların bizi ahtapot gibi sarması kaçınılmazdır. 6. Evet, ülkemizin nefes almaya ihtiyacı var. Bir alay problemlerle boğuşuyoruz. İçimiz ve dışımız her taraftan sarılmış durumda. Problemlerin giderilebilmesi için de, gönül adamlarının bize ilham vermesine ihtiyacımız var, bize doğruyu-yanlışı anlatmalılar.Ama bu da yeterli değil. Çünkü ellerimiz semaya açılmadığı müddetçe huzura kavuşabilmek mümkün değil. 7. Evet, zaman Tanpınar’daki gibi geniş olmalı. Nasıl Üsküdar bütün haşmetiyle İstanbul’un fethini görmüşse, bizim de şu anki düşüncelerimiz hasreti dindirmeli. Zamanın hüsranı, içimize sinmemeli. Ayetler sinmeli içimize, asrı yakalayabilmemiz için. Çünkü o ayetlerde, insanlığın reçetesi var. Bu reçete de bizim milletimizde var. Çünkü haşmetli bir tarihe sahibiz. Öncelere giderek, bugünü düzenlemek, bizler için çok zor değil. 8. Artık o ışığı yakalayalım. Işığın yakalanmasıyla birlikte; İstanbul, İstanbul olacaktır. Marmara tekrar coşacak ve Hz. Musa’nın düşmanları nasıl mucizevi şekilde boğulmuşlarsa, günümüzde sana düşman olanlar da, aynı şekilde boğulacaklardır. Yeter ki özünü ve geçmişini küçümseme. Ondan ibret almaya çalış. 9. Bir uyanış gerçekleşmesi lazım. Hani Arif Nihat Asya’nın belirttiği gibi “ Oyunda, oynaşta “ olmamamız gerekir. Artık hamle yapma zamanıdır. Değerli Gönül Dostlarım, Şimdiden gösterdiğiniz sabır için, hakkınızı helal edin diyorum. Haftanın belirli günlerinde aruzla yazdığım şiirler, açıklamaya muhtaç olduğu için, böylesine tahliller yapmaya çalışacağım. Hürmet ve selamlarımla. Ömer Öner |
şiir mükemmel oolmuş.saygılarımla..F.A
...
Şavkı görsün dermanım, kor besletin İstanbul’a
Marmara’m coşsun bugün, tekrar yarılsın Nil’lerim