Ayrılık...şuramdaki çeken akıntı; kıyıya yüzdükçe içine alan, ağzı köpüren şu yürek atışı! yığılır gecenin sessizliğine, olta ucunda çırpınır karanlık... şafak tahtında ayırıp bacaklarını, yepyeni bir gün doğurur. o el ense keyif çatarken; kordonunu ben ezerim taşla. ilk şaplağını benden yer, ilk bana ağlar, şafağın kızıl kızı! ve adını fısıldarım kulaklarına: “senin adın ayrılık!” Hidayet DAL/Can Sokağı Lambaları |
günü
içimizde
taşlaşan bir hüzün
bizimkisi...