SAVAŞ - BUZAĞI VE ÇOCUK
Savaşın korkunç yıkıntıları,
Zayıflamış solgun insanlarda Daha çarpıcı görünüyodu; Ormanlar tutuşmuş alev, alev, yanıyordu. Ordular savaş yorgunuydu. Her bir köşede, uyuklayan askerler... Başıboş dolaşan hayvanlar Alabildiğine kararmış, yanmış gibiydi topraklar. kucağında bebeği bir yoksul kadın: Yürüyüp yürümemekte kararsız Bir buzağıyı sürüklercesine, Kırk düğümlü ipinden çekiyordu. Oda biliyordu bu savaşların Kendi savaşları olmadığını. Biliyordu başka çare kalmadığını, ’Hiç olmazsa buzağım yaşasın’ diyordu. Biliyordu buzağının da,çocuğun da, Kaderlerinin bir olduğunu. Buzağı yaşadıkça, ineğin süt vereceğini, Ve buzağıdan artan sütü, çocuğun içeceğini. Onun için, buzağı da, çocuk da yaşamalıydı: Ve inek süt verme kaygısında olacaktı Buzağı, yarı süt, yarı otla beslenmeli ki; Bebeğe de biraz süt kalmalıydı. İşte hep böyle olmuştur, hep böyle Anadolu insanının kaderi; Daraldıkça vatanın etrafındaki çember Onlarında yüreği sıkışırdı yer yer. Kurtuluş savaşında da böyleydi, Bu günde böyle, nice acı günler yaşanacak... Durum değişmeyecek...Yine buzağının Kırk düğümlü ipi, mazlum kadının elinde. Aradan geçen yüzyıllar, Öyle kısa süreçler değildi bunlar, Su gibi boşuna akıp giden zaman... Sonunda gelmiş dürüst ve cesur bir kahraman. Gelmiş ama ne çare... Hoyrat sular toprağı nasıl aşındırmışsa, Bizlerde onu aşındırmış, zayıflatmışız... Genç yaşında ölüm kervanına katmışız. Sanki rahatlamış gibi gülenlerimiz de olmuş: O gün bir milletin en nadide çiçeği solmuş Gülenler içinse, ne bebeğin süt, Ne de buzağının ot derdi varmış. Atasının öldüğünü duyan fedakar kadın: Elinde buzağının kırk düğümlü ipini, Fırlatıp atmış, ve de haykırmış, haykırmış, ’Varsın ot yemesin buzağılar! süt içmesin bebeler... Varsın toprağa serilsin mazlum kadınlar...’ ’Maltepe / İst. Kemal Polat’ |
Kutlarım.
Beğendim.
………………………………. Saygı ve Selamlar…