ASİ...!Boşalttın içini öfkeni kustun, Bizi de kedine çatar mı sandın? Köprüleri yıktın, kahırla sustun, Bunca sözü bize, batar mı sandın? Bu ne kafa tutuş, bu nasıl isyan? Nerede incelik, nezaket, irfan? Dengeyi bu denli kaçıran insan, Cennet kapısını açar mı sandın? Türbinlere oyna, halka şirin ol, İltifatlar gani, şakşakları bol, Önü aydın, sonu karanlık bu yol, Can gözü görenler sapar mı sandın? Yarı yolda kalma yoldaşlarınla, Yanılgıya düşme yandaşlarınla, Gereksiz döktüğün gözyaşlarınla, Kalbini Allah’a atar mı sandın? Beşeri aşkların en uç doruğu, Hakikat bağının ekşi koruğu, Daha eteklerde biten soluğu, Gönül dağlarına çıkar mı sandın? Heba olup gitti yaptığım çağrı, İçimde başlattı bir buruk ağrı, Sularım denize yaklaştı gayri, Irmağı tersine akar mı sandın? Killi topraklarda, kuru sitilde, Tavına gelmeden dikilen gülde, Daldan dala uçup, gezen gönülde, Tevhit aşısını tutar mı sandın? Kalbin Süleyman’sa ten mezarında, Canın Yusuf ise Hak nazarında, Allah sevdiğini, halk pazarında, Ucuz bir bedelle satar mı sandın? Mümin; Muhammed’i hep örnek alır, Ondan hiç ayrılmaz, onunla kalır, Böyle hiddet duyan, ne yüzle varır? Yakıp, yıkan; gönül yapar mı sandın? Nede yakışırdı o hoş gerdanlık, Âlemler duyardı sana hayranlık, Tevhitle süslenmiş, Baki bayramlık, Herkesin boynuna takar mı sandın? Sırtına dervişlik abası giyen, Yaratan yüzünden sevmeyi seven, “Lâ” dan geçip giden,”İllallah” diyen, Gölge varlıklara tapar mı sandın? Şekiller bozulur, renkleri solar, En güzel bedenler toprakla dolar, Türlü böcekler yer, yer sana doyar, Her ölen huzurlu yatar mı sandın? Övünmek sadece Allah’a mahsus, Yaralıya derki;”Konuşma sen sus, Kaf dağını aşan, Anka denen kuş, Dönüp de gayriye bakar mı sandın? 26.06.07 Mustafa Yaralı |
sevgimle