Helin'e Ağıt...(Son)
İsyan şimşekleri düştükçe
Namert emirlerin gülüşüne Sancılandı yürekler Koskoca eyvah ile... Hasret ile adaş olmuş yüreği Kusur olmuş gününde... Gam gezintisinde gözleri Mehmet’in seyrine daldıkça... Aklı gaiplerin, Aklından şüphesiyle, Helin kız hastane odasında... On sekiz gün uykusuz kalmış Gazete parçası üstünde Gözleri sabit boş boş bakarmış Her yeri mikroplu sanıp Dokunmazmış hiç bir yere Ve köhne hasta yatağına Baş koymamış... Esmer tenli Mehmet gitmez aklından Bağrında yanarmışta yanarmış... Gözbebeklerini yakarmışta yakarmış... Lakin kirpiklerinden düşmesine izin vermez Sıkarmış sıkıca kapaklarını... Yutkundukça tuzlu bir ah kopar Sızlatırmış düşlerini Helin susma!! Helin konuş!! Helin sana dar değil dünya.... Ata toprağının geleneğinedir isyanı Garip bir dönence fikir, Kutsalı TÖRE yazan... Ne yazık ki!! (Ve)da-ha!!! Kula kulluğu unutturup Ölüme, Kadere hüküm yazar... Kör cahil kurşunlar... Kime ne ki? Kimliksizi savunmak!!! Rotası belli yazgıda, Kimliksizce yaşamak.... Kime ne!!! Ahhhhhh !! Helin, Uykusuzluğunun son virajına gelinmiş iken Mehmet’in şavkı vurur yatağın üzerine "hadi Helin git o yatağa yat"der... Ve Helin hicret uykusuna dalar derince... Maskeler yıkılır bir bir Ilgıt olur yüzü sevdiğin, Son sözü dökülür sarı sıcak... "Seni sevmek hep aklımda kaldı"... Gerisi mi? Karanlıkta çırpınan serçenin sancılı acısı...(gibi)... //Tek damla yaşta ölen serçeye denk ölmesin Helin’ler// |
yüreğin var olsun sevgili hazal.