BİR AYRILIK TUTANAĞINDANSen gittin, Geriye bir rüzgarı kaldı bu şehrin. Sen gittin, Pusulası bozuldu sana döngü kıblenin. Şarkılar yarım, ay yarım, Yarım kaldı dilimde adın. Sen gittin, Yürüdü ardın sıra saramış yapraklar. Bir kızıl su, unutulmuş akşamda. Sen gittin tüm feri söndü bu mumun o gümüş şamdanda. Yine aynıyım. Yine o aynı yerde, yine o aynı kırık taburedeyim. Yine bir yarım cigara, yine emanet dudağıma, Sen gittin dokunamadan kızıl duvağına. Ellerim göğsümde, gözlüğümde mavi neon Sen gittin, rüzgar gözlerini geçiyor, saat on. Meğer sen, Herşeyi kendine döndüren ışıkmışsın. Azıcık ay ışığı, azıcık sarmaşıkmışsın. Kimsesiz bir yağmur tane, Kimsesiz bir okyanus köpüğü. Nerdesin ey yüreğimin en masum öpücüğü. Sen gittin, Denizsiz bir şehrin siyah ahında kaldım. Hangi şey sana benziyorsa, yağmur kadar, can kadar, Alıp avucuma cansız bıraktım. Sen gittin, kavuşamadı bir yarım digerine. Sen gittin, kan düştü ansızın gözlerime. Yürüyüp gitmeliyim, terketmeli hüznün biraz. Çizmeliyim ismini, bir akşam siyah,bir akşam beyaz. Neylerim adın dilimde duaysa, ya da neylerim intizarsa. Kızıyorum işte sana, bir hani seven nasıl kızarsa. Şimdi yine aynıyım, Her gece bir kaçak esareti, bir mayın tarlası. Yine de koyamıyorum adının yanına bir “ kahrolası” Bütün şarkılar ateş, bütün kırıntılarında deprem. Bir taburenin üstündeyim, dudağımda bir yarım cigara. Lanet olsun diyorum, lanet olsun, sana değil kendi adıma. Şimdi yine aynıyım, Bir okyanus hışırtısı, bir ayaz telaşındayım. Sanma ki bir güneşin en lacivert anındayım. Sen gittin, Oysa üşümeliydi parmak uçlarım. Sen gittin, Oysa bir çaya rehin kalmalıydı dudağım. Ben yine aynıyım, O güneşler avuçladığımız yerde. Yine o ıslak tabure üstünde. Sen gittin, Bıçkın şarkılar yarım, Sen gittin, Yarım kaldı adın dilimde. Issız bir zaman ertesindeyim karmakarışığım Bir içimde yosun kokusu bir o kadar da aşığım. Şimdi yine aynıyım, Bekler dururum dudağımda sensiz türkülerle. Yine ıslanmış sokağın, yine yağmur var bu şehirde. Dimdik duruyorum, Yine konuşuyorum konuştuklarınla. İki çay söylüyorum Armira’da, İki çay, bir bacağı aksayan o garsona. Sonra; İki şeker bırakıyorum tabağına, İki can bırakıyorum avuçlarıma. Yine şiirler yazıyorum her beyaz peçeteye, Her adisyon arkasına adını. Adımı yazamıyorum yanına işte bağışla. Sonra eğmesin diye başını, saksıda bıraktığın menekşelerin. Sağıp gözlerimden suları suluyorum. Gizliyorum içimin en acıyan yanını, gizliyorum. Gizliyorum işte intiharımı. Sonra yürüyorum, kolumda sen var gibi. Kokluyorum saçlarını, Karanfil caddesinde karanfil koklar gibi. Konuşsana! Ceplerimde tuzlu ay çekirdeğim, sabah güneşim olmayacak mısın? Olmayacak mısın her sabah ununa ter bulaşmış ekmeğim. Konuşsana; Kim olacak benim gece alacası mavi ten ayazım. Kim olacak vuslatına tarihler yazdığım. Artık kim yaslar başını omzuma sen kadar. Kim konuşur benimle usanmadan, sen kadar. Şimdi ben kimi üzer, kime nazlanırım, Kime şiirler yazar, kimi gizli özneye saklarım. Şimdi ben bu aşka, ayrılık savcısıyla nasıl tutanak tutarım. Haklısın bu böyle olmayacak, tüm eşyalarını toplamalıyım. Kalmamalı bu kentte rehin, seni fazla bekletmem, İlk sela sesinde yanındayım. Engin Badem -acemişair- |
Geriye bir rüzgarı kaldı bu şehrin.
Sen gittin,
Pusulası bozuldu sana döngü kıblenin.
Şarkılar yarım, ay yarım,
Yarım kaldı dilimde adın.
Sen gittin,
Yürüdü ardın sıra saramış yapraklar.
Bir kızıl su, unutulmuş akşamda.
Sen gittin tüm feri söndü bu mumun o gümüş şamdanda.
Sen gittin ya, off... Karasına yandığım Ankara'da iki avucuma sığdırdığım dünyamken üstelik, üstelik bakmaya kıyamadığım güzelliğine...Gittin ya,kara perçemine ak örtüldüğü vakit...İşte o vakit, iki elimden kayan yüreğimin yüzüne bakamadığım vakit...
Yine aynıyım.
Yine o aynı yerde, yine o aynı kırık taburedeyim.
Yine bir yarım cigara, yine emanet dudağıma,
Sen gittin dokunamadan kızıl duvağına.
Ellerim göğsümde, gözlüğümde mavi neon
Sen gittin, rüzgar gözlerini geçiyor, saat on.
Meğer sen,
Herşeyi kendine döndüren ışıkmışsın.
Azıcık ay ışığı, azıcık sarmaşıkmışsın.
Kimsesiz bir yağmur tane,
Kimsesiz bir okyanus köpüğü.
Nerdesin ey yüreğimin en masum öpücüğü.
"Aynıyım" dediğime bakma sen.Aynı yerde aynı tabure taşıyamıyor ağırlaşan bedenimi. Aynı sigara bu defa söküyor ciğerlerimi. Kınası kurumayan ellerini tutup, çekip azrailin ellerinden kaçırmalıydım seni.Gözlüğüm dökülen damlalardan buharlanmamalı,ışığında dönenen pervane olmalıydım.Saatler bir daha onu vurmamalıydı.Onmaz yaraların sırnaşıklığına ne deniz tuzu, ne yağmur tanesi, ne göz yaşı çaresiz kalıyormuş...Çaresi olur sanmamalıydım.
Sen gittin,
Denizsiz bir şehrin siyah ahında kaldım.
Hangi şey sana benziyorsa, yağmur kadar, can kadar,
Alıp avucuma cansız bıraktım.
Sen gittin, kavuşamadı bir yarım digerine.
Sen gittin, kan düştü ansızın gözlerime.
Yürüyüp gitmeliyim, terketmeli hüznün biraz.
Çizmeliyim ismini, bir akşam siyah,bir akşam beyaz.
Neylerim adın dilimde duaysa, ya da neylerim intizarsa.
Kızıyorum işte sana, bir hani seven nasıl kızarsa.
Sen gittin ya, karasına karalar bağlatan bu şehirde...Her gördüğüm yerde yüzüne vuruyorum kaldırımların taş oluşlarını.Çatık kaşlarıma baharları, gamzelerime gün doğumlarını yasaklıyorum.Dilimden akın akın firarı engelleyemiyorum."Sus" diyorum kendime "o sevmezdi sövmeleri"
Şimdi yine aynıyım,
Her gece bir kaçak esareti, bir mayın tarlası.
Yine de koyamıyorum adının yanına bir “ kahrolası”
Bütün şarkılar ateş, bütün kırıntılarında deprem.
Bir taburenin üstündeyim, dudağımda bir yarım cigara.
Lanet olsun diyorum, lanet olsun, sana değil kendi adıma.
Şimdi yine aynıyım,
Bir okyanus hışırtısı, bir ayaz telaşındayım.
Sanma ki bir güneşin en lacivert anındayım.
Sen gittin,
Oysa üşümeliydi parmak uçlarım.
Sen gittin,
Oysa bir çaya rehin kalmalıydı dudağım.
Ben yine aynıyım,
O güneşler avuçladığımız yerde.
Yine o ıslak tabure üstünde.
Sen gittin,
Bıçkın şarkılar yarım,
Sen gittin,
Yarım kaldı adın dilimde.
Issız bir zaman ertesindeyim karmakarışığım
Bir içimde yosun kokusu bir o kadar da aşığım.
Aynıyım diyorum ya, gittiğini izlemek kadar çaresizim hala...Hani çıktığım bütün yolculuklarda sana gidiyor gibi telaşlı, her nefeste seni bulacakmış gibi son olsun istiyorum.Hani haylaz bir çocuğun kulağından çekilir gibi, yüzüm al al yanaşıp yanına kıçkırığımı duyacakmışsın gibi...
Şimdi yine aynıyım,
Bekler dururum dudağımda sensiz türkülerle.
Yine ıslanmış sokağın, yine yağmur var bu şehirde.
Dimdik duruyorum,
Yine konuşuyorum konuştuklarınla.
İki çay söylüyorum Armira’da,
İki çay, bir bacağı aksayan o garsona.
Sonra;
İki şeker bırakıyorum tabağına,
İki can bırakıyorum avuçlarıma.
Yine şiirler yazıyorum her beyaz peçeteye,
Her adisyon arkasına adını.
Adımı yazamıyorum yanına işte bağışla.
Sonra eğmesin diye başını, saksıda bıraktığın menekşelerin.
Sağıp gözlerimden suları suluyorum.
Gizliyorum içimin en acıyan yanını, gizliyorum.
Gizliyorum işte intiharımı.
Sonra yürüyorum, kolumda sen var gibi.
Kokluyorum saçlarını,
Karanfil caddesinde karanfil koklar gibi.
Konuşsana!
Ceplerimde tuzlu ay çekirdeğim, sabah güneşim olmayacak mısın?
Olmayacak mısın her sabah ununa ter bulaşmış ekmeğim.
Konuşsana;
Kim olacak benim gece alacası mavi ten ayazım.
Kim olacak vuslatına tarihler yazdığım.
Artık kim yaslar başını omzuma sen kadar.
Kim konuşur benimle usanmadan, sen kadar.
Şimdi ben kimi üzer, kime nazlanırım,
Kime şiirler yazar, kimi gizli özneye saklarım.
Şimdi ben bu aşka, ayrılık savcısıyla nasıl tutanak tutarım.
Haklısın bu böyle olmayacak, tüm eşyalarını toplamalıyım.
Kalmamalı bu kentte rehin, seni fazla bekletmem,
İlk sela sesinde yanındayım.
Aynıyım diyorum...Tutanaksız,dayanaksız durabiliyorsam ayakta, sana kavuşma umudumu gözlerin kadar taze tuttuğumdandır.Aynıyım diyorum ya…Nasıl ki gidersen yaşayamam sanıyordum…Yaşıyorum da, hep yarım eksik, hep yarımı şiirlere gömüyorum işte,şiirleri ekliyorum yarıma,şiirlerle topluyorum çıkardığını,böldüğün kadar çarpıyorum mısralara yarımı…Şimdi bir dilek tut diğer yarım! Şiirlerim bittiğinde bil ki yanındayım…
Can kardeşim, yorumlardaki acziyetimi kendimi şairin yerine koyarak telafi etme çabamı hoş görürsün umarım.Yüreğine,şairliğine, insanlığına sonsuz saygımla.Tebrikler.