KULAK YÜREKTİRKULAK YÜREKTİR uçsuz bucaksız geçmişten uçsuz bucaksız geleceğe gidiyoruz zor ve kolaylıklar içinde anlamı kaybolmuş zulümler eriyen ve aşınmış kayalar terleri içilmişler masallarda ki öldüren adamlar itaatkarlar binlerce yıllık akan kan ve savaş ve kanayan aydınlık binlerce yıldır yazılırken daha kalın kara kitaplara söylemiştik halbuki ilk söz son sözümüzdür duygularımız gerilirken boşlukta paslanmadan önce yeşil bir dal el ele tutuşmalıydık ki çabuk dinsin acılarımız dokunulan yüreğimiz kanıyor maalesef gecikiyor kavuşmamız araya giren bir şeylerden ıssız yerlerde coşan duygularımız ritimsiz bir hal alıyor gecede tutuluyor nefesimiz çocuklar adına itirazsız mühürleniyor kalbimiz daha bir güzel gülüyor bize ait olanlar bir ıslıkta varılacak yerde kuruyoruz barışın köprüsünü istediğimiz büyüklükte kim söyleyebilir tarihin süt annesini bir ürperişle titreyen köpüklenmiş dalgaların sürüklenen erdemini seslerden uzak yahut fırtınalar içinde kuduran alıp götüren dilsiz zamanlarda vahşi ve ürkek bakışlı güneş saatinde ömrümüzün kıyısında kim kazanabilir ağlamanın yarışı olsa merhamet dilemiyor toprak çürümüş çayırlar arasındaki kainat gizemli dokunuş göçüp giderken bir yere başlayan yangınlar içinde sudan ve acıdan terazi ve emekten sevgiler kök saldı kanlı bir oyun gibi ah bir uzanabilsek dokunabilsek bir ah duyarız yeryüzünden gelmiş geçmiş bütün sesleri ve sırtımızda zindanlı bir sevinç varken iddia edebiliriz ki insanın yüreği kulağıdır dostlar bıraktığımız için geçmişe saygılı izler sayılmaya başlandı artık gergin ve düşünceli başlarla biz ki uçan kuşların kanatlarında yıldızlarla beraber dolaştık evrenin çıkmaz sokaklarını neresidir yok olmanın arzulandığı yer neresidir kara sineklere ip atlatan ülke biz ki bilinmezden önce çırılçıplak kutsal vücutlarıyla yağmurla dans edenleri görmüştük biz ki yalnız kıvılcımlı duygular taşırdık kibrit gibi parlayan gözlerimizde bir gün parçalanmış bedenleriyle bütün acı ve kederleriyle bahar gülümserken o tarihteki yaz’a yer altı bahçesindeki çiçeklerimiz mutluluk duyacaklar toprağın tutsağı olmaktan ve süzülerek göğe tırmanıp karanlıklar içinden yıldızlara dokunup çalacaklar kapımızı usul usul gök gürültüsü olarak |