AKARSUYUMAKARSUYUM bir akarsuyum ki fışkırmışım bir kaynaktan haberin yok mu tepelemeden geçiyorum uğramadığım limanlar var uzaklarda uyanır her zaman kuşluk vakti edepsiz efendiler yüzünden bin türlü dert yüklenir şahlanır darasıyla birlikte bir akarsuyum ki dumanı olmayan ateşler icat ettim hırçın olurum bahar vakti haberin yok mu sessiz harfleri sildik defterimizden kardeşimdir dağların pınarları ve geçerken köylerinden memleketimin töre kurbanı çığlıklar duyarım iş başındadır cehalet topraktan yorgan örter dilsiz sevdalara ve dökülünce notaları bir çoban kavalından taş olan yürek çatlar ve biter gecenin koynundaki misafirlik gönüllü yıldızlar parıldaşır rivayet tanımayan ışıklar saçarak beklemez sonbaharda yaprakların düşmesini yerden göğe kadar haklı bir sevdaya bulanıp hatırda kalmış bir türkü gibi baş kaldıran hikayelerin baş oyuncusudur sonuna kadar direnen sonuna kadar aç ve sonuna kadar tok olan feriştahsız bulutların gölge yapan gücüyle sofrada yerini alan bir ekmek gibi düşerim yollara bir akarsuyum ki cehennemden çıkmışım haberin ola tutuşturmuşum bir fakiri peynirsiz zeytinsiz ekmeksiz bir fakiri serpilince yüreklerine haksız bir hüzün ve işgalsiz sevgileri coşunca tarihin bir vaktinde ne gam duyarlar ne keder sağ olsun bir dünya için vardırlar vazgeçmişlerdir çocukluk aşklarından yazmak yok edebiyatlarında tozun pembe halini ve söylemek yalanı bir nisan şakasında sadece akıp gitmek var terbiye görmüş kavgasıyla bir dağdan bir ovaya |