EKMEK VE DİRENÇ
EKMEK VE DİRENÇ
mişli zamanlardan bir gün büyük çığlıklarla başladı her şey o gün ilk tanışmasıydı kanla torağın su ve ateşin ve barut sonraları yani yeni çıkmıştı dünya isimsiz bir rahimden gün gelmiş ki baktığınızda çevirdiğinizde dağlara başınızı bıraktığınızda oltanızı tuzlu suya solgun ve duygulu düşüncelerden yapılmış bir evrenin tam orta yerinde bahçelerde fidan ve su olarak ve makine veya oksijen ne bileyim yada hayra geçen bir demet çiçek gibi görürsünüz gecenin rengarenk aydınlığında gün gelmiş ki baktığınızda ateş ve kardelen gizemli türkülerin ve mucizesini toprağın yarattığı kırmızı yanaklı elma tadında gemici türkülerinden güç alıp bir aradayken görebilirsiniz sevgi ve saygının sonsuzluğunu yani kabaran suların sözlüklerinde yoktu ihanete dair bir şey o günden beri sonsuzluk içinde söylenmiş türküler kimseyi aldatmadan yıldızlar ve geceyle birlikte durmak için uğraşıyordu tek başına ve ayakta deniz kuşları ve sahiller bir yılın arta kalan günlerinde ışık ve evren içinde ansızın düşen yıldırım ve kükreyen aslanlar gibi ortasında okyanusun doruklarında dağların yağmurların rüzgarların ve hayal kuran kızların gözlerinde görürsünüz toprağın hasretini ve meşalesini özgürlüğün gün gelmiş ki baktığınızda dokunduğunuzda kendi kalbinize yankılarını duyunca suda ve havada görürsünüz ekmek ve direncin parıldayan sevdasını |
teşekkürler paylaşımınıza
saygılar