HOŞÇA KAL MAZİ II...
Poyraz,
Ardında güne gözyaşı hazırlığında Enselenen vakit cinnet saatlerine davetli Ölü anıların derinliğinde çırpınışı beyhude Haziran ağrıları Olgunluğa hevesli Ateşi körüklenmişti…. Yüreğin dalgınlığı Gözünde Ölü gölgesiyle Durmaktaydı haziran… Koliye tutuşturulmuştu Son mektup…. “Sorma diyordu Sorma sürgün saydığın beni, Ve cam kırığı hüsranın Avuçlarımı nasıl kanattığını sorma… Kamçısı karanlıkta vurdukça sızılandım hep senden yana Hiç ağrımamıştı yüreğim böylesi… Sökemedim anıların dilini Sıktıkça yüreğimi Hep sen oldu Maske takan gölgeler… Yüzümün en karanlık yanlarına yansıman düştü… Sızılı bir gülüştü adın sayıklamamda… Ve idamlıktı son sözün… Hicran güneş açarken güne… Yitirdim aynadaki çocuk suretimi Sırrında dağıldı masumiyetim… Kanadı düşüm… Kabuk tutmadan hemde… Mavilerim en huzme siyahî şimdi… Geriye sisli yolların içinde senli yıllar Nasıl acıtıyor bir bilsen… Sustum artık, Dürüldü defterim ve son nokta sen imzalı… Bıçak yarası ellerin düşlerime saplandı… Bir ölüye benzedi çehrem Cinnet saatlerin heybetiyle Koşar adım nefesim…. Son anıma tanık olsun diye Büyüttüğüm erguvanlar Sana benden yadigâr… Ha birde… Ben sevmeyi bilemedim belki de Ama kıyameti sen kopardın yüreğimde… Erguvanlara beni sor senden yana… Her gün ninni gibi anlattığım seni anlatsın sana… Hoşça kal… Hoşça kal” Karası gün Ezberini yakmıştı Aşk uğruna zifiri siyah sayfada… Hoşça kal diyordu… Haziran en ağrılı yanıyla sancılandı Ve kolideki erguvan kokusu aşktan yana Sızılı yol almıştı ruhunda… Terkinin koca bir yüreği vurduğu kıyıda İç sesi tırmalıyordu sessizliğini… “Neden Allah’ ım”… “Bunca yıl sonra neden” Zihnin yol takıntılarında Enkaz duvarlarıyla ölüm durmuştu Beyaz sayfada… Hoşça kal diyordu… Hoşça kal |
TEBRİKLER GÜZEL ŞİİRMİŞ