izergen aşka gecikmiş erken ana kadınlar için hayat hele ucu öfkeden ve öfkeyi yenmiş kirli silgi yaşlarından beri şiirle hemhâl ise biraz ahşap masa kendi ölü tadı diri üç beş çinekop gözünün minesinde minnet dilinin gerisinde kelime be kelime jop ve toprağının bağrından taze kopmuş bağ bağ maydanozdan ibarettir biliniz yan yana iki bardak biri su katılırsa açık beyaz diğeri -acık buz- istanbul kış falan boğaz’ın hiçbir boğumuna annenin ölümüne babanın düğümüne bir ağustos öğle vakti bebeğin ansızın doğumuna bile dokunmaz aşık bir adamın gözlerini okurken tek dışı ayazdır pencerenin içim bin dokuz yüz yetmiş beş senedir yaz! mis gibi kokan salatanın zeytinyağıdır ve ajda’dan sonra okuyan tanju okan evet onu da hatırladık hem hiç unutmadık ne çok istediğimizi birlikte bir ölümü lakin birkaç engel koymuş -birlikte yaşamak için- bir de çengelköy sahiline çatısı sabır kadar ilginç bir ev n’olur biz içelim bu gece gözyaşlarımızı tüllerinizle siz siliniz fay hattında gül yetiştiriyoruz biz biz fay hattında birer gül hattızâtında bir gülüyoruz bir gülüyoruz ki yanaklarımızın yataklarında analarımızın sabahları kızamadığı ıpıslak gül kokulu mübah iki iz JD |
Yıllardan Kyrie...
Aylardan Kyrie...
Günlerden Kyrie...
Saatler hep şiiri gösteriyor...
ve şiiri... bize hep Kyrie gösteriyor...
USTALIĞINIZA ve SANATINIZA
SAYGIM SEVGİM HER DAİM