0
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
17
Okunma
Seni nasıl anlatsam ki
Kifayetsiz kalan kelimelerle
Sonsuzluğa seslenen yaz tarçıllığıydın.
Bin halkın öfkesini taşıyordun heybende,
Dağlara sevdalıydın,
Güneşe susamış yüreğinle
Dudağında sakladın özgürlüğün düşünü.
Senin adını andığımda,
Rüzgarlar bile susardı bir anlık,
Ve yıldızlar, gözbebeklerinde titrerdi.
Toprak sana açılır,
Ayak izlerin yankılanır taşlarda,
Ve sen yürürdün, her adımda bir destan yazılır gibi.
Kalbinin derinliklerinde
Gökyüzüyle konuşan bir yalnızlık vardı,
Sessizliği bile bir şiir gibi taşırdın.
Gözlerin rüzgarla yarışır,
Ve bulutlar senden korkar gibi
Kıvrılır, kaçardı ufkun kenarından.
Seninle geçen her an,
Bir nehrin sonsuzluğunda kaybolmak gibiydi.
Her sözün, her bakışın
Bir çığlık, bir dua, bir özgürlük manifestosu.
Ve ben, yıllar sonra bile
O çığlıkla titrerim hâlâ,
O duayla uyanırım her sabah.
Sevdan, dağlardan daha yüksekti,
Ve ben, o yükseklikten düşerken
Rüzgarın seni anlattığını duyardım.
Her taş, her ağaç, her yaprak
Seninle doluydu,
Ve ben senin yokluğunda bile
Sana dokunur gibi hissederdim.
Ah, sen…
Tarçın rüzgarı, özgürlüğün özsuyunu taşıyan,
Dağlara ve güneşe adanmış yürek…
Beni bırakma, bırakma ki
Ben de seninle bir bütün olayım,
Sonsuzluğun gölgesinde,
Ve kelimeler kifayetsiz kalsa da
Senin adını haykırayım yıldızlara.
Kadir TURGUT