0
Yorum
5
Beğeni
5,0
Puan
37
Okunma
Geçer derler ya,
geçer…
Her şey geçer.
Zaman geçer, acı geçer,
insan bile insandan geçer.
Ama bazı günler vardır,
gitmez…
Sadece susar,
içimizde bir yerde dem alır.
Hani o gün,
bir kara demlik vardı hatırla,
ateşin üstünde sabırla bekleyen.
Dumanı göğe karışmıştı,
çam ağaçlarının duasına.
Doğa şahit olmuştu bize,
taşlar, toprak, rüzgâr…
Ve biz,
hiçbir şey olmamış gibi
dünyayı durdurmuştuk iki bardak arasında.
Çay tavşan kanıydı,
ama asıl koyuluk gözlerindeydi.
Bir yudum aldım,
boğazımdan değil,
kalbimden aktı sanki.
Şeker atmadım,
çünkü gülüşün yetiyordu.
Karıştırmadım,
çünkü o an bozulmasın istedim.
Konuşmadık çok,
kelimeler fazlaydı zaten.
Sessizlik oturmuştu yanımıza,
utangaç bir dost gibi.
Kuşlar bölüyordu arada,
biz bölünmeyelim diye susuyorduk.
Biliyor musun,
o günden sonra
ne çayın tadı aynı oldu
ne de ben.
Aynı demlikten içtim belki yüzlerce kez,
aynı bardak,
aynı ateş…
Ama o lezzet,
hiç gelmedi geri.
Meğer mesele çay değilmiş,
meğer mesele su da değilmiş.
Senmişsin o tadın özü,
bakışınmış demin kıvamı.
Sen gidince
çay hâlâ sıcak,
ama içim hep soğuk kaldı.
Şimdi doğayla iç içe olsam da
bir yanım beton,
bir yanım gürültü.
Kara demlik duruyor yerinde,
ama içi boş biraz.
Çünkü bazı günler
yeniden demlenmiyor.
Geçer diyorlar,
haklılar belki.
Her şey geçiyor işte.
Ama o gün var ya…
O gün,
benim içimden
hiç geçmedi.
Kadir TURGUT
5.0
100% (1)