4
Yorum
22
Beğeni
5,0
Puan
256
Okunma
Kim derdi ki bir gecenin omzuna yaslanan bu serinlik,
senin adımın yankısından doğacak da
ben kendimi ayın sükûtuyla tartışırken bulacağım…
Ay mı gülümsedi bu gece,
yoksa ben mi ayın çehresinde senin geçişini gördüm
Bilmiyorum.
Bildiğim tek şey, göğe baktığım her an
bir yerlerde senin gölgenin dolaştığı.
Sonra sordum kendime,
Niçin bir adımın bile bu kadar ağır gelir içimin duvarlarına,
niçin bir sessizliğin bile nefesimi böyle keser…?
Cevap saklandı,
ben onu kovaladıkça daha derinlere kaçtı.
Belki de bu hâl,
adını söyleyemediğim ama her şeyi sana benzeyen
uzun gecelerin bana öğrettiği bir sırdı.
Konuşsam eksilir, susarsam çoğalır gibiydi
Başaklar ekin verdi diyorlar,
ama ben bilirim,
sen bir tarlanın kenarından geçince
toprak bile toparlanır,
bereketini düzeltir,
göğe uzanan saplar,
geçti ya, artık biz de bir şeylere değmeliyiz diye silkelenir.
Ben mi?
Ben de kendimi bir başak gibi buldum
sen yürüdükçe olgunlaşan,
sen sustukça derinleşen…
Soruyorum kendime
Bir bakış neden insanın içindeki bütün kapıları açar?
Niçin bir gülüş,
yıllardır kurumuş nehirlerin yatağında yeniden suyun izini bırakır?
Cevap yine aynı yere varıyor
Varamazsam yangın olurum,
varırsam kelimelerim çöker.
Bu yüzden söyleyemem,
bu yüzden içimde sakladığım ne varsa
sen yaklaşınca susmaya meylediyor.
Gecenin koynuna sığınan bir yalnızlık değil bu,
hayır hayır...
Bu, senin adımın gölgeme değdiği her anda
ruhuma dokunan bir sızı,
acı değil,
aşka benzer bir ağırlık…
Hafif değil ama güzel
yakmıyor ama büyütüyor
konuşmuyor ama içimde bir yerleri konuşturuyor.
Peki ben ne oldum şimdi?
Geceye soruyorum
Bu titreme bana mı ait,
yoksa senin adın yaklaştıkça
kendi içinde çoğalan bir ışığın mı yansıması?
Ay cevap veriyor sanki
Bir insan, başka bir insanın kalbine böyle düşer ancak;
önce uzak bir yıldız gibi,
sonra göz bebeğinin tam ortasında bir çizik gibi…
Ben de biliyorum aslında
bu anlatamadığım hâl,
söylesem feryat,
tutsağım desem ziyan,
kaçsam mümkün olmayan
bir teslimiyetin en sakin şekli.
Ve diyorum kendi içime:
Bu kadar mı…?
Bu kadar mı bir insanın yürüyüşü göğü değiştirir,
bu kadar mı bir siluet
bütün kelimelerimi yeniden yaratır…?
Evet.
Bu kadar.
Sana bir şey demeden,
bir şey söylemeden,
bir şey istemeden,
yine de her zerremin sana dönük olduğu
ismi konmamış bir hâlin içindeyim.
Ve ben,
adını anmadan seni anlatmanın
en ağır, en derin, en suskun yerinde duruyorum…
5.0
100% (7)