1
Yorum
5
Beğeni
5,0
Puan
217
Okunma

Altın başaklar içinde kurulmuş bir sofra,
Toprağın kokusu sinmiş ekmeğe, peynire,
Güneşin alnında ter döken eller,
Bir lokmanın kıymetini bilir de yer.
Bağrında bereket saklar bu toprak,
Alın teriyle sulanır her yaprak.
Emeğin türküsü yükselir göğe,
Gök gürültüsü gibi, rüzgârın önüne.
Hasat vakti, sarı başaklar boyun eğmiş,
Emekle, sabırla bu günlere gelmiş.
Sofraya konan her bir lokma,
Binlerce duayla yoğrulmuş tohumla.
Kadınlar, erkekler omuz omuza,
Eller nasırlı ama kalpler huzurda.
Kimi gülüşür, kimi derin düşüncede,
Her lokma minnetle, şükürle midede.
Toprak ana cömerttir, pay eder nimetini,
Aç olanı doyurur, ısıtır üşüyeni.
Yeter ki alın teriyle ekilsin tarlalar,
Yeter ki gönüller yoksulu aralar.
Sofrada zeytin var, köy peyniri, ekmek,
Sade ama doyurucu, sıcacık bir emek.
Üzüm salkımları, dalından kopmuş,
Her tanesinde bir yaz güneşi doğmuş.
Hey gidi zaman, döner de geçer,
Buğday başağa, başak ekmeğe değer.
Kimi yolcu olur, gider uzak diyarlara,
Kimi kalır, yine eker, yine biçer.
Sabahın seherinde düşerler yola,
Tırpan elde, azık torbada.
Öğle vakti gelince serilir sofra,
Gölgede dinlenir yorgun omuzlar.
Ekmeğin kokusu, anıların içinde,
Dededen toruna geçen bir miras gibi.
Birlikte yemek, birlikte gülmek,
Hayat dediğin, işte böyle güzel.
Bakar gözler uzakta esen rüzgâra,
Başaklar usulca eğilir selamla.
Toprakla dost olan, topraktan doğar,
Emeğin olduğu yerde bereket çoğalır.
Ve gün batarken, gölgeler uzarken,
Toplanır sofra, dua edilir sessizce.
Giden güneş yarına umutla döner,
Hasat bitse de, yüreklerde iz sürer.
Erol Kekeç /28.02.2025/Sancaktepe/İST
5.0
100% (1)