Beynim bir tümör gibi sunulmuştur cellatlara,
Bakmıyorum,
Dışardan kırılmış Aynaların kendimi yansıtmasına Bu gördüğüm yüz benim mi, Yüzümdeki kırışıklar, Saçlarımda ağaran şafak, İçimdeki kördüğüm, Bu ben miyim, Aynada gördüğüm, Kendimden kaçtıkça kendime, Koşuyorum, Hayatım kaygılar denizinde beyaz yelkenli, Sırtımdaki kambur, haydutlara dair bir anı, Bir İstanbul çökmüş şakaklarıma, Alnıma vurulan bir türkü martılar, Cinayet saatleri beynimin içi, Maktul yok, Çıldırmış sualler, Sanık sandalyesi boş, Beynim bir tümör gibi sunulmuştur cellatlara, Bu ben miyim heyhat, Korkulukları aşamayan yüreğimde infilak, Kim bu kışın elbiselerini üstüne çeken adamlar, Başımızı haydut yastıklarına koyduğumuz tilki gecelerinde Bir ölü deniz, ölü balıklar yüzüyor, yüzümün akvaryumunda Haykırışlarımı gürültülerle boğan kent, Üşüyünce tırnaklarımın kesildiği titrek yağmur sonrası, Gözlerim kapalı, Vapur sesleri kulağıma maziyi kazıtıyor ısrarla, Ezbere bildiğim kelimeler düşüyor balistik raporlarına, Herkes yorgun, Ağzımızın kıvrımlarında öpüştüğümüz cinayet resimleri, Soluk almıyor, ölü kuşlar çoğalıyor içimizde hayata dair, Bakmıyorum artık, Gözlerime çekilen yarasalarla uyanıyorum sabahlara, Şehrayin mi var aynalarda,yüzümü kundaklayan hüzün, Şiirin kalbine giriyorum gelinciklerle, ısmarlama tebessüm, Akşamın hüzünleriyle topluyorum dağılan güvercinleri gökyüzünden Bilinmeyen yollar keşfediyorum mecburi sonbahar seyahatlerinden. Adım hapishane türkülerinden dökülüyor şiirin sofrasına, bu bilinen yanım, Öbür yanım Kerbela çöllerinde Hüseyin arıyor yaralarıma, ötelerden bir kapı, Beynim kurban edilmiş, beni memleket anılarından çıkaran suç ve ceza asılı Göğsümün ortasına iliştirilmiş yaftada, bu gökyüzü mavisi sahte artık, Aşkın adresini ararken bir kaplumbağa sırtında karıncayım ben, son anda Nuh’un gemisine biniyorum, her taraf tufan, tüm yazgılarımla girdiğim Yusuf kuyusundan, bir Mansur hikayesinde çıkıp yeryüzü gurbetine Mavi bir ıslıkla düşüyorum İstanbul sokaklarına, zaman yeni camide, Kuşların gagalarında dondurulmuş, bir Yunus türküsü anlatıyor martılar, İkiye yarılmış denizin ortasında yürüyen hiçbir şeyden habersiz insanlar. Musa aramayı bırakmış şehrin gürültülerine, ve bitmeyen telaşlarına. Lütfi Kireçci |
Kutlarım