0
Yorum
4
Beğeni
5,0
Puan
146
Okunma
Yanlışı gördü gözleri,
Ama sustu…
Bir menfaat giydi diline,
Doğruyu astı darağacına...
Vicdanı vardı belki bir zamanlar,
Ama sattı onu…
Üç kuruşa,
Bir mevkiye,
Bir alkışa...
Bile bile gitti karanlığa,
Bile bile çöktü zulmün sofrasına.
Bir parça ekmek için,
Bir yudum çıkar için
Koca hakikati çöpe attı!
Oysa hak,
Ses isterdi!
Direniş isterdi!
Bir omuz, bir yürek, bir isyan isterdi!
Ama o ne yaptı?
Doğrunun karşısına geçti,
Kendini satın aldı,
Kendini inkâr etti,
Kendini rezil etti...
Dünyada şeref nedir,
Bilir misin ey çıkarın kuluna dönen adam?
Şeref, aç kalmak pahasına susmamaktır!
Yalnız kalmak pahasına eğilmemektir!
Her şeyini kaybetsen bile,
Hakkı ayakta tutmaktır!
Sen ise,
Sustuğun her anla öldürdün adaleti,
Savunduğun her yalanla boğdun insanlığı!
Zalimden yana oldun,
Çünkü korktun.
Çünkü çıkarını kaybetmekten korktun!
Çünkü başını eğmenin,
Hakikatten kolay olduğunu düşündün!
Ama unutma:
Korkaklar yazılmaz tarihe!
Döneklikle varılmaz cennete!
Menfaatle kurulmaz hakikat!
Ey bile bile yanlışa tapan!
Ey koltuk için hakkı satan!
Bil ki,
Dünyanın en karanlık köşesi,
Senin kalbindir artık!
Vicdanın çürüdü,
Gözlerin kör,
Kalbin mühürlü…
Ve sen,
Sadece şerefi değil,
İnsanlığı da kaybettin!
Ama hâlâ nefesin varsa,
Bir yolun daha var:
Doğrulmak,
Silkinmek,
Ve “ben yanlış yaptım” diyebilmek...
Çünkü hakikatin kapısı,
İtiraf edenlere açık,
Ama inat edenlere kapalıdır!
Ey dünya!
Ey şaşmışlar, satılmışlar, susmuşlar!
Bir gün her şey biter,
Ama haysiyetin hesabı bitmez!
Çünkü en şerefli olan,
Doğru bildiği yolda yalnız da olsa yürüyendir.
Ve en şerefsiz olan:
Yanlışı savunup
Vicdanı susturandır!
Erol Kekeç/07.04.2025/Sancaktepe/İST
5.0
100% (1)