4
Yorum
14
Beğeni
0,0
Puan
433
Okunma
şiir değil bu
beklemek…
döküntülerden arta kalanı toplayıp
heceleri tercüman kılıp
kapı dışarı etmek
en kıymetlini
dedim ya
şiir değil bu
buz üstü ateş yakmak…
mümkünü yok
kayıp mevsimleri
arayıp bulmanın
ya da dünü bu gün etmenin
II.
Issız ve sessiz
dingin ve engin
bir merhaba
iadeyi ziyaret
kanatlarım gökyüzü
inadımsa inat...
balkon ve serçeler
saksısında salınan fesleğenler
bahar gülücükleriyle öyle güzeller ki
III.
umudun eteğinde
hüzün ışıklı geceler
içimizde mirasyedi duygular
ruhumuz
yalancı bir iklime tutunmuş
ahh hazan mevsimi
ahh yolumuzu çizen mısralar
nehirler şehirler
vaveylası can pazarı yaşamak
bir telaş vakti anıları yâd etmek
çaresizliğin resmini bir heceye çizip
aklındaki deli soruların esiri olmak…
IV:
flu bir sahne
piyano tuşlarının
ten kokusuna eşliği
ve huzurun rayihası...
ninni sesi
melek busesi
ve mutluluğun
uykuya teslim saflığı…
gece ve mavi
sevgi şahımın
kızıl esintili öyküsü
ana düşen masalın iz düşümü
ve ruhların titrek dansı...
V.
şah ve damar
kızımızın küpesinde gonca
adı deniz olmalı oğlumuzun
sırtında parkası hem de
hayallerin gücü
ve aynı şiirde
sevgiye serenat ritüelimiz
ama sen ve benim
asla biz olamayışımız..
şaşkın yolda
sevgi yadigarı tanıdık mısralar
bu ses
bu nefes
hani ne bileyim
belki de kim bilir
yine ve yeniden diyeceğim ama
umudun adı
şiirlerin açmazında
küskün bir ay ışıması şimdi
VI:
ahhh acılarımın başkenti
kulağımı tırmalayan
yoz çığlıkların
örtüsüz devranınla
anılarımı öğütüyorum
bir hastane koridorunda
ve sen ey şair
perçemine ay ışığı düşürüp
aynı şiirde buluştursan da
sevgiyle maviyi
siren sesleri alıp giderken
koyu kahve umutları
mevsimi isyan bir mısra
dermanı olmuyor
takatsiz aşk yolcularının
ahhh Ankara
acılarımın başkenti
bilesin ki
elimde oldukça kalemim
bitmeyecek senle hesabım asla....