21
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1838
Okunma

martılara köpüklere takalara eş
uçsuz masmaviliğe
ve balıkçı avuçlarındaki o sahiliğe seyran
al şarap lekesinin altta kalanı
ıslatılmış kağıt mendille
hani ne kadar silersen sil yine çıkmayan
o ucuz o tahta o kanepeler var ya
deniz kıyılarında...
yaşsız pırıl gözlerinin
en kuytusuna batarken akşam güneşi
kirpiklerini bile kırpmayan
kısa kırpılmış kara saçlı başını kız
umduğunu bulduğu bir omuza dayar ya
mevsim üşür de üşümez hani onlar
hani hiç konuşmazlar sımsıkı
farkına varmazlar hani ağır aksak
önlerinden az evvel bir şair geçtiğinin
dönüp dönüp baktığına gülmezler
bilmezler dönüp dönüp öldüğünü onun
yine yine yeniden
aşkın kuyularında...
ve vapur düdüğünü çalar
kıyılar kayalar şairin sıktığı her iki aya duyar da
onlar duymaz ya hani
hani duymaz
-sımsıkı susar kulakları mutluluklarından-
en bahar’lı aşklar bunlardır işte
işte en pahalı aşklar bunlar...
bir kez kazanmaya gör yüreğinin teriyle
satamazsın avcuna servet saysalar
satamazsın
yol kenarlarında...
JD