7
Yorum
35
Beğeni
4,9
Puan
151
Okunma
Zaman, geçmişin kuyusunda bekleyen bir gölge,
Her adımda silikleşen bir rüya gibi.
Sevda, çöllerde susuz kalmış bir kuytudur,
Ve biz, bir yel gibi savrulan birer yaprağız.
İçimden akan nehir, seni arayan bir ırmak,
Düşlerin çırpınışı, sonsuz bir denizin kıyısı.
Sararmış yapraklar gibi, hayallerim düşer,
İçimdeki suskunluk, bir kuşun terk ettiği yuva.
Yalnızlık, bir çığlık gibi kulağımda yankı yapar,
Gecenin karanlığında bir yıldız gibi kayar.
Ve ben, seni sevmenin suskunluğunda kaybolurum,
Ne var ki, her kayboluşta yeni bir varoluş doğar.
....................
Zaman, bu defa bir köprü gibi gerilmiş, Geçmişin karanlık sularında yüzen bir hayalet. Her adımda, izlerin silinmeye başlar, Ve ben, sessizce kaybolurum o izlerin ardında.
Sevda, içimde bir ateş gibi yanar, Bir yanda sönerken, diğer yanda yeniden doğar. Bir yelkenim ben, dalgaların arasında savrulurum, Ve sen, denizin derinliklerinden sesini getirirsin.
Hayallerim, birer kelebek gibi uçar, Bazen parlak, bazen solmuş bir çiçeğe konar. Bir fırtına çıkar içimde, rüzgarı sensiz hissederim, Ve her sükûnetin ardında, senin adını anarım.
Yalnızlık, bir ezgi gibi çalar kalbimde, Bir melodinin suskun notası gibi geçer. Ve ben, seni sevmenin her anında kaybolurum, Her kayboluş, bir başka benliğe dönüşür, yeniden var olurum.
5.0
93% (14)
4.0
7% (1)