5
Yorum
43
Beğeni
0,0
Puan
677
Okunma

ve sen gelirsin
o kanatsız kapıdan destursuz girersin
ateşlersin tüm silahları
yaralı bir şiir bırakır da öyle gidersin
içimde sessiz bir isyan filizlenir
güneş doğdu yüzünü okşadı toprak uyandı da varlığıma
dağlardaki teleferikler hangi zirvelere yükselir
çöllerdeki kervanlar hangi hazineleri taşır da
derken bir kaza olur, yollar ayrılır
hayat ikiye bölünür yeniden
gökler dedim
gökler benimdir
şu suyun köpüklenişi şu meneviş renklerin depremi
peşinden koştuğum hayal benimdir
şu tozuna toprağına belendiğim yollar
şu türkülerin şu hızla çağlayan derelerin
şu kınalı izlerin özlemi benimdir
gökler kime açılır yıldızlar olmasa
gece nereye saklanır
ay kime parlar gölgeler olmasa
karanlık nereye çekilir
gitmekten başka dil bilmez misin
ah benim gör olası ilencim
bak-çingil çingil su içerken herkes ırmağından cennetin
şiirsin
bir harfini bile içirmezsin bana gözlerinin
bir yerlerden ısırmaz
tanımazsın/tanımazdan gelirsin
bana yontuk bana uçuk bir yara bırakır da
öyle gidersin
ve sen gelirsin
geldiğin gibi giderken
erkenden ezersin bütün sülalesini sevincin
bana kuşluk güneşinde
bana yorgun bir üzüm mevsimi bırakırsın
asma bahçelerinden babil’in
ah benim
uykumun baş ucuna karargâh kuran
bilincimi küreyen rüyam
hadi varlığına biat etsene evvelin
hükmü kalu belâdan değil miydi sevmenin
hiçlikten başka ne biçer üstümüze
yalnızlığın kıdemli terzileri
bak yine yüksek perdeden kanıyor
dünya gözüyle görememenin dileği
zaman çarpanım son çeyreğim sol anahtarım
bana yıllanmış bir mahzen
bana harisi bir sancı bırakır da
öyle mi gidersin
_boran