0
Yorum
2
Beğeni
0,0
Puan
76
Okunma
Bir sevda düştü gönlüme, zamansız ve ağır,
Tutkuyla kavrulmuş bir ateş, ne yanar ne söner.
Kalbim, incinmiş bir yaprak gibi düşer yere,
Her çığlığında bir acı, her nefesinde hüzün büyür.
Ey sevda! Neden böyle hem yakıp hem sararsın?
Bir gülüşte bahar, bir bakışta kış bırakırsın.
Yüreğimden geçen yollar hep sana çıkar,
Ama adımlarım taşlanır her seher vakti.
Bir özlem var içimde, adı sonsuzluk,
Ulaşamadığım, ellerimle tutamadığım bir bulut.
Her dokunuşta kırılan cam misali,
Yüreğim ince ince kanar ve susar.
Gözlerin, karanlık bir gecede yıldız gibi,
Ama baktıkça kaybolurum sonsuz bir uçurumda.
Sözlerin bir melodi, hem huzur hem zehir,
Aşk, bir elmanın iki yüzü gibi keskin ve delik.
Ey tutku, yüreğimde çığlık çığlığa bir fırtına,
Kör kuyulara düşmüşüm, ne çıkış ne ışık.
Her nefeste seni ararım, her düşte seni kaybederim,
Bu aşk, bir kefaret midir yoksa bir hediye mi bilmem.
Acı, ellerimi tutuşturur her hatıranda,
Geçmişim bir hayalet gibi dolaşır aramızda.
Hüzün, yoldaş olmuş bana, seni düşünmek gibi,
Senin yokluğunla var olmayı öğrenmek gibi.
Ve sonsuzluk, işte orada, tam ufuk çizgisinde,
Ne yaklaşır ne uzaklaşır, bir düş gibi.
Seninle var olan bu sevda,
Belki de sonsuzluğun kendisi.
Ey sevda, beni her parçamla al,
Kırık dökük, eksik ve tamam.
Bu acı, bu hüzün, bu tutku,
Sonsuz bir aşka adanmış bir yüreğin şarkısı olsun.
Ve biliyorum, her yaranın izi seni taşıyor,
Her damla gözyaşı seni çoğaltıyor.
Ben bir ömür boyunca, bu sevdayla yaşarım,
Acının bile sen koktuğu bir sonsuzlukta kaybolurum.
RAMAZAN ACAR