Şu metroda yolcuyum, seyrediyorum,
Kalabalık bir bir ortam, ama ruhsuz,
İnsan insanın gölgesinden kaçıyor,
Her biri bir ekrana zincirlenmiş,
Başlarını kaldırmaya korkar gibi...
Parmaklar durmadan kayıyor ekranda,
Bir hayat var mı orada, yok mu belli değil,
Gözler donuk, yüzler ifadesiz,
Kendi içine hapsolmuş bir nesil,
Sadece ekranla konuşuyor,
Sadece sanal bir
dünyada yaşıyor...
Ve yanı başlarında solmuş çınarlar,
Yılların yükünü omuzlarında taşıyan,
Bir köşede durmuş bekliyorlar,
Gözleriyle yalvarıyorlar belki de,
Bir el uzansa, bir ses gelse,
Ama sessizlik içinde kayboluyorlar...
Dizleri titrek, bakışları mahzun,
Yalnızlık, insanı böyle mi bitirir?
Gençken omuz omuza yürüdüğün yollar,
Şimdi yalnız ve ıssız,
Eskiden bir selamla ısınan yürekler,
Şimdi bir tebessümle bile tanışmaz olmuş...
Oturdukları yer hak mı, ganimet mi?
Gençler başlarını kaldırmaz olmuş,
Vicdanlarıyla yüzleşmekten korkar gibi,
Göz göze gelmemek için,
Daha da gömülüyorlar ekranlarına,
Kendi
dünyalarına, sahte
cennetlerine...
Bir
zamanlar saygı denen kelime,
Dilimizde taş gibi ağırdı,
Anne
babamızdan öğrendiğimiz bir emirdi,
Şimdi ise rüzgâr alıp götürmüş,
Ne hatırlayan var, ne de arayan...
Bu nasıl bir hengâme, nasıl bir kayboluş?
Ne ara unuttuk insan olmayı,
Ne ara terk ettik vefayı,
Hangi durakta düştü saygımız,
Hangi ekranda kayboldu vicdanımız?
Ey insan! Başını kaldır, bak etrafına,
Yanındaki gölgeler solmasın,
Bir selam ver, bir tebessüm et,
Belki bir kalbi aydınlatırsın,
Belki bir duayı alırsın,
Belki insanlığını hatırlarsın...
Unutulmuş yolcular, unutulmuş ahlak,
Yorgun gözlerde sessiz bir feryat,
Kim bilir, belki bir gün fark ederiz,
Yer verilmeyen yaşlılar, bir
zamanlar biz olacağız...
Ve biz de bir gün yaşlanacağız,
Gözlerimiz yol bekleyecek,
Bir selam, bir ilgi, bir vefa arayacak,
O gün geldiğinde ne bulacağız?
Bugün ektiklerimizi mi biçeceğiz,
Yoksa kaybolan insanlığı mı arayacağız?
Bu metroda yolcuyum, izliyorum,
Gördüklerim içimi ürpertiyor,
Bir telefonun ışığında kaybolan gençlik,
Bir kenara itilen yaşlılık,
Ve bir toplumun sessiz çöküşü...
Bir yer var mı hâlâ insanlığa?
Bir umut var mı hâlâ merhamete?
Kim bilir, belki bir gün,
Bir genç başını kaldırır,
Bir yaşlının gözlerine bakar,
Ve insan olduğunu hatırlar…
Erol Kekeç/30.01.2025/Sancaktepe-Metrosu/İST