HÜZNÜN HARMANIBu garip dünyada ne zaman nefes alsam, Bir mutluluk vuslat gibi, yakında derken. Ansızın kesilir yollar, düşer tüm rüyalar, Gözlerimde bir hüzün, karışır gökyüzüne, serzenişimden. Diyorum, işte bu kez, Belki de tamamdır hayatın vaadi, Belki artık dinmiştir gönlümdeki keder, Ama yine bir fırtına, vurur hayallerimin sahiline, Kırılır her dalga, içimdeki umut gemileriyle beraber. Kim sormaz ki, Neden böyle? diye, Neden sevince hep acı düşer peşine? Bir dönemece girdim ki, sonu yok gibi, Boğulmuş zamanın içinde, bir cevapsız hece. Ve insan yorulur işte, sorularından, Cevap bulamadığı her kanayan andan, Yorulur, kendi sesine bile tahammülsüz, Ve sonunda bırakır kendini, rüzgâr nereye taşırsa oraya. Ama yine de yazıyorum bu satırları, Hangi boşlukta kaybolsam da, Belki bir gün… belki bir gün der gibi, Yine çiçek açar kuru dallarım, Ve hüznümden yeşerir bir bahar nağmesi. Ey yolcu, sen de benim gibiysen eğer, Unutma, hüzün bile yoldaş olur bazen, Ve insan bazen en karanlık boşlukta bulur kendini, Ve boşluk dediğin, bazen yeni bir evrendir. O yüzden bırak gidiyorsa, bırak, Hayat hep aynı değil, yaralar da iyileşir, Ama unutma, yalnız değilsin bu dünyada, Acıyı hüzünden, umudu karanlıktan çalan herkes, Birlikte yazıyor bu garip hikâyeyi. Belki de sonunda mutluluğun sırrı, Hüzne rağmen sevmeyi bilmekte saklıdır, Ve acıya rağmen ayakta kalmayı, Bir gün, yeniden inşa etmek için, yıkılmış hayalleri. Ve ne zaman dönüp baksam geçmişime, Hep yarım kalmış sevinçlerin izleri, Sanki mutluluk bir serap gibi, Yaklaşırsın, ama dokunamazsın o özlemi. Bir şarkı gibi dilimde, hep nakarat hüzün, Bitmeyen bir döngü, hep aynı gün, aynı dün. Ama bak, yıldızlar bile karanlıkta parlar, Belki de acı, ışığı anlamanın yoludur, Ve belki, düşen her umut, Yeniden kalkmak için bir sınavdır. Kendi küllerinden doğar bazen insan, Ve hüzün, yol olur sonsuz ufka uzanan. RAMAZAN ACAR |