Uçurum
Dicle’nin kenarında çakıl taşları biriktiriyorum.
Nehrin sularında avlanan balıkçılları izliyorum. Gözlerine benziyor sudaki parıltılar Bırakıyorum nefesimi yokluğuna, Dolaşsın diye tüm dünyayı. Uzaktan gelen ayak seslerinde kendimi buluyorum, Sanki adım atsam karşıma çıkacakmış gibisin. Bir göl kadar sessizim artık ve bir dağ kadar yorgun. Sen ki yüreğimin unutulmuş haritası! Dizelerimin sığınacak son kıyısı. Sana varmak için hangi uçurumdan atlayacağımı bilmeden şiirler ezberliyorum. Ellerimden kayıp giden her yağmur damlası senin sesin gibi, Sessiz ve hüzünlü. Göğsümde sancı biriktiren her kelime Bir şehadet şerbeti gibi akıyor dilimden. Ama anlatamadım kimseye seni, ne de gözlerini. |