Bölünmüş Bir Rüya
Dünyanın alışılmış yalnızlığında,
Ellerime düşen bir yemin mi, yoksa yorgun bir dua mı? Bilmiyorum. Zamanın sırtında kırılmış bir yay, Toprağın çatlakları arasında saklanmış, İlk nefesin hikâyesini fısıldıyor. Her söz, yedi dağın ardına ulaşabilir mi? Yoksa karanlıkta eriyip gider mi? Kaç mevsim ölebilir aynı bedende? İçimde kör bir ayna, Suretimi alıp kayboluyor. Her çatlak bir sır, Kendi külünden doğmuş bir yangın. Gece kanatlarını düşürdü üzerime, Bir çarşaf gibi serildi kırılmış umutlarımın üzerine. Ey, adını unuttuğum gölgeler, Hangi uçurumda yankılandı sesim? Hangi boşluğa düştü kalbim? Bu bir döngü mü, yoksa bozuk bir plağın takıldığı yer mi? Sonunda, bir kapının eşiğinde duruyorum, Elinde bir anahtar tutan, o eski rüyaya benzeyen bir figür. Kalbimi teslim ediyorum, Bölünmüş bir rüyanın ortasında kendimi tamamlıyorum. Ve sükût, tüm yaraları saran ilahi bir sır oluyor. |
Kutlarım yürekten, yalansız ve riyasız
Gönlün abat olsun, tüm şiirlerin benzersiz olsun
Şiirle kalasın, Allah'a emanet olasın