Gökyüzüne Bakarak Ağlayan Çocuklar
Gökyüzü masmavi bir örtü olmalıydı,
Çocukların kahkahalarını saklayan. Ama şimdi Gazze’de, yıldızların yerine Alevler ve dumanlar yükseliyor... Uçurtmalar uçmalıydı semada, Rengârenk hayallerin izlerini çizerek. Ama şimdi çocuklar uçurtmalara değil, Gökten yağan acımasız bombalara bakıyor... Küçücük eller taşlara sarılıyor, Çığlıklar yankılanıyor sokaklarda. Bir oyun parkı mı burası, yoksa mezarlık mı? Kim bilir, hangi çocuk düşecek sıradaki darbede? Annenin gözleri hep aynı yere bakar, Evinin yıkılmış duvarlarına. Küçük Ayşe’nin oyuncakları, O enkazın altında kayboldu... Bir çocuk düşüyor annenin kucağına, Kan kokusu sarıyor bütün sokağı. "Benim suçum neydi?" diye fısıldıyor, Ama kimse görmüyor o yanık nefesi Anneler sessiz ağlar Gazze’de, Çünkü gözyaşlarının bile sesi haykırır; Ve yankılanan her ses, Bir bombanın hedefi olabilir... Şehir bir harabe, tarih utanç içinde, Her taşın altında acı ve çileler gizli. Hikâyeler ölümlerle başlıyor burada, Sonu yazılmamış umutların diyarında... Gazze’nin sokaklarında yürüyen bir baba, Elinde oğlunun kanlı ayakkabısı. "Bu dünyada adalet var mı?" diye sorar, Ama cevabı sadece sessizliktir... Vahşetin portresi çizilmiş her köşeye, Kırık bir oyuncak, yıkılmış bir ev. Bir çocuğun duvarlara çizdiği güneş bile, Karartılmıştır dumanların gölgesinde... Ama Gazze, sadece bir mezar değildir. Aynı zamanda direnişin ve cesaretin yurdudur. Bir çocuk, taşla tanklara karşı dururken, Tarih yazılır gözlerinin içinde... Umut, bazen küçücük bir fidan olur, Yıkılmış bir bahçede filizlenen. Bazen de bir annenin ninnisinde saklanır, Çocuğuna söylediği son tesellide... Ve Gazze, haykırır dünyaya: "Biz buradayız, varız ve var olacağız!" Zulme direnen eller, Bir gün özgürlüğü kucaklayacak... Ey dünya, hangi pencerenin ardındasın? Hangi perdeyle kapattın gözlerini? Gazze’nin gözyaşları denizleri doldururken, Sen hangi konforlu salonda oturmaktasın? Çocuklar ölürken sessizliğinle, Kaç hayatın vebalini taşıyorsun? Her bombanın altında bir vicdan gömülü, Ve her sessizlik, bir kurşun kadar ölümcül... Gazze, kanla yazılmış bir şiirdir, Her dizesi gözyaşıyla sulanmış. Ama bu şiir, bitmeyecek bir destandır, Bir gün özgürlüğün marşını söyleyecek... Ve o gün geldiğinde, Gökyüzü yeniden masmavi olacak. Uçurtmalar süzülecek bulutların arasında, Ve çocuklar kahkahalarıyla yeniden doğacak... Ey insanlık, uyan artık bu kâbustan! Bir çocuğun gülüşünden daha kutsal ne var? Gazze, yalnızca bir şehir değil, Hepimizin vicdanına kazınmış bir yaradır... Bu şiir bir çağrıdır, Sessiz kalma artık bu zulme! Çünkü her sessizlik, Bir çocuğu hayattan koparır... Erol Kekeç/13.11.2024/Sancaktepe/İST |
malzeme sağlam
da
değerli usta
ne yapıyorsunuz iktidardaki siz hadi mitinge denilince gitmekten gayrı?
sahi ve bilmediğimden,
gözaltına alınan gençler var iktidara eleştiri yönelttikleri için
ve sahi siz ve neredesiniz?
vicdan ve asıl ona sorumluyken ben bu yorumu yazan ve siz şiirini yazarken
bir büyük insanlık dramının.
eyvallah.