AYAZ VURMUŞ GÖNÜLLERİ
Mukayese yapmaya bile gerek kalmadı
Işığı sönmüş neşe veren güneşlerin Ne eller öyle sıcak artık ne gülüşlerin Bir de boyayın haki renkten tüm yüzleri Mahmeke duvarlarından geri de kalmadı. Bilmem hangi soysuz duruşlardan oldu bu Nasıl da yüzdeki tebessümleri korkuttu Bir ben edasıyla muktedirim sanan egolar Umarım gün geldiğinde fırtınalarla çabalar. Memleketimin insanlarının sabahı çalındı Kime ne dediysek ürperdi ve çarçabuk alındı Hani biribirimize tolerans gösterdiğimiz gün İçteki hainlerin hissiyatımızı yıkışları gibi Dilerim ki onların da şafağı doğmasın ebedi. Ne şarkılar veriyor avuntuyu ne de kuşlar Erken saatlerde sokağı inletmiyor artık Ekmeğinin peşindeydi simitçi ve hurdacılar. Aynaya bakmayalı çarçabuk da geçmiş yıllar Biz mi küstük hayata yoksa o mu dargındır bize Üç beş edep noksanı çakal sürüsünün kemliği Ver etti harlı ateşi , söndürdü içteki neşeyi. Bir selam vermeye korkarız, tepkiler muallak Hayaller kalktı rafa, duygularsa tepetaklak Bir efsunlu hal midir şu huzur denilen şey Tüm kaosu özetler ustanın nefesinden bir ney. Hey gidileri neden bitmez ki şu hayatın Gece karanlıktı zaten, gündüzü de karartın Oldu alacak almayalım nefes, zincirlensin heves Her şeye ulaşılabiliriyle hayat ne de çirkinmiş pes. Varsın buz tutsun; yeşil, dağ, deniz ve yaylalar Kaale almadan duruşlarda eminim bir ışık var Hep ziyan mı olsun varlık denenler yoksunluğa Bunca serzeniş at gitsin bahçende ötsün bülbül Ayaz vurmuş gönüllerin ihtiyacıdır bir gül. Oğuzhan KÜLTE |
Sonsuz saygılarımla