Bir rakı akşamı Anatomisi
BİR RAKI AKŞAMI ANATOMİSİ
(Şiir içinde şiir) Her zaman mı geliyoruz Ayvalığa Her zaman mı sarıyor bizi Ege’nin suları İçelim mi bu akşam Gündüzünde sarıldıysak denize Yandıysak güneşinde Sitem olsun aramayanlara Küsene Yaşamı darlayana Harf harf Mısra mısra Şiir şiir yanalım mı bu gece Dur acele etme Bir mısra doldur kadehi İki hece buz payı Çok da donatmasınlar masayı Yer kalsın kül tablasına Vefasızlara kaldıralım ilk kadehi Vedasız ayrılanlara Ayrılıp yarısı kalanlara Kırıldığımız dallara olsun ilk şiir Efendisi mısranın Başlayalım Nazımla Şöyle desin mesela; “Gönlümle baş başa düşündüm demin; Artık bir sihirsiz nefes gibisin. Şimdi tâ içinde bomboş kalbimin Akisleri sönen bir ses gibisin. Mâziye karışıp sevda yeminim, Bir anda unuttum seni, eminim Kalbimde kalbine yok bile kinim Bence artık sen de herkes gibisin.“ Yok Hızlı gitmeyelim bu akşam Şiirler kalmasın boynu bükük Çorağın tozu var daha kirpiklerimde Ellerimde sancısı yorgun yılların Kavgaya çok girdik Yorgun bak ayaklarım Kalbim tekliyor sensiz akşam Rakamlar çoğalıyor yıllar bizden çaldıkça Aşktan söz etmeli şimdi İçeceksek Hiç anlatma kendini Susacaksak geceye Salacaksak bedeni Madem ki deniz var Kokmuş anason doldur hele kadehi Aşkın şairi Tek “y” ile yazılır hani Okuyalım mı Cemal Süreya’dan; "Konuşmuyor, anlatmıyor diye hissetmiyor sanmayın. Kimisi içine atar çığlıklarını. Özlemek, ölmekten sadece iki harf fazla be çocuk. Hiç kimseyi, rüyanda görecek kadar sevme. Çünkü o zaman uyusan da geçmez. Öyle büyümüş ki içimizdeki yalnızlık. Sevilmeyi beklerken, beklemeyi sevmişiz. Sesinde ne var biliyor musun? Söyleyemediğin sözcükler var. Oyuncağın kırıldı diye üzülme çocuk. Büyüyünce kalbin paramparça olacak. Annesinden dayak yediği halde, yine ’anne’ diye ağlayan bir çocuktur aşk. Düşenin dostu olmaz’ derler kimileri. Sanki ayakta olanın dostu çokmuş gibi. Gölgene bak, beni anlamak istiyorsan; O kadar yakın, ama sana asla dokunamayan. Madem sevmiyorsun o zaman sahip çık gözlerine! Dönüp dolaşıp değmesinler gözlerime. Öylesine sevdim ki seni, öylesine sensin ki! Kuşlar gibi cıvıldar, tattırdığın acılar. Baktım gülüşünden güzel şiir olur, ben de sevdim gitti. Yüreğine giden bir bilet kes, cam kenarı değil can kenarı olsun. Biz kırıldık daha da kırılırız. Kimse dokunamaz bizim suçsuzluğumuza.“ Kaldırıp kadehi zamana Tükenip içtikçe Çoğalıp kendimizce Kırıkları toplayıp hani Bir biletle düşler denizine Kadehin kıyısına Yüreğin ortasına Can yarasına İçelim bu gece ta ki insan oluncaya Sen ortaya bir türkü söyle sımsıcak Yollardan anlatalım olmadı İçimize giden Gittikçe uzaklaşan Vardıkça sancıyan Yolculuklar sanrısından Bilirsin tanıdık şiirler kanatır yüreği Neyzenden okuyalım susarsak “Sevdanın oduna pek güvenilmez, Tutuşurşan eğer kolay sönülmez. Bu yolun hükmüdür geri dönülmez, Canına kıymazsan seyahat etme.“ Hele kendi içine Hele kendi içinde yalnızlığa Yanlışlara Yakarışlara Düşersin kör kuyulara Cana vurup kadehi Camı can edip yani Söküpte dilin kilidini İçelim ayık çekilmez bu zaman Tutuşturup hasreti Madem ki kan kızıl akşam Türküler saralım kanayan her yere Desin ki Karacaoğlan “Karacoğlan der ki kondum göçülmez Acıdır ecel şerbeti içilmez Üç derdim var birbirinden seçilmez Bir ayrılık bir yoksulluk bir ölüm“ Çok yaşadık çok Çok öldük bu ömürde Ölüm uzak olsun geceden Sevda sataşsın da gönüle İçelim bu akşam Kıskansın masalar İmrensin deniz muhabbete Olmazsa olmaz severim bu şiiri Ne demiş Edip Cansever; “Gül kokuyorsun, amansız kokuyorsun Ve acı ve yiğit nasıl kokuyorsa öyle Sen koktukça düşümde görüyorum onu Düşümde yani her yerde Yüzü sararmış titriyor dudakları Şakakları ter içinde İki su İki deniz bazen Bazen iki damla yaz yağmuru Mermerini emerek dağlarının Şiirler söylüyor gene Ölümünden bu yana yazdığı şiirler Kızaraktan bazı şiirlere Büyük sular büyük gemileri sever çünkü Ve odur ki büyüklük Şiir insanın içinden dopdolu bir hayat gibi geçerse O zaman ölünce de şiirler yazar insan Ölünce yazdıklarını okutur elbet Ve senin böyle amansız gül koktuğun gibi Yaşamanın her bir yerinde“ Bırak Amansız koksun herkesin yüreğinde sevda Zamansız gülelim olmaz mı Rakı bu şiir sever Yürekte yangını Bardakta buzu Sevişir sözle Mezeyle Gülüşle çoğalır uzarken gece Hadi Şiire bandır gönlünü Azıcık hasret Azıcık özlem yandıysa sigaranda Olamayana kaldır kadehi Olana sarılıp İnanma suların yanmadığına Kan kızıl olmadı mı akşamda Yeter ki inan yüreğinde sevdaya İçelim bu gece Şiirler çakıp sigaraya Çalıp zamanı aşkla Kırpılmış aydan umutlarla Söyle dilinde varsa türkülerden utanma Uzaktakilere hasret olduğuna Desin ki Wabstarov “Geleceğim bazen uykundayken sen Usulca gireceğim camdan içeri Bakacağım yüzüne Ve Yorgunluk gözkapaklarımı indirince Usulca çıkıp gideceğim” Bir gülü okşar gibi yani Gitmeden öperce Son kez bakarca arkasına Tutunup geceye şiirle Sarılalım mı şiirce İçelim bu akşam Bırak sarhoş desin duymayan yürekte Bu kafaya ermeyene Boş ver çoktan ödendi hesap Sancılı kışlarda Dar sokaklarda Çıkılmamış yollarda Şiire tutun sen Bu gece dönsün dünya bize ne Küfretmeden döneklere Kalkalım güne çok var daha Yolluk bir şarkı alıp dilimize AHMET GÖÇER |