Eylül’e Ağıt
Tarık Akan’a
I Bir kalp -ki mavi boncuklu- Bir kalbi En cesur Yerinden sevebilir mi En cesur yer Nerededir Bilen var mı? Belki Nemrut Ela’sı bir gözde Belki de İğde ağacına saklı Upuzun filize durgu bir dalda Yalın ve yalnız devasa boy aynasına En görkemli elbiseyi giydirir gibi Uzunca Sevmek birden II Ve Umarsız bir göğsün Göz çukuruna vuran ’Canım Kardeşim’sancısından Umut beklercesine Bilmem kaçıncı provada Biten nakışın Ve iliğin Ve düğmenin Ve ipliğin Ve de ’Adile Teyze’ telaşına yansı kuytu bir karanlığın içine Düşercesine Uzunca Sevmek birden III Sarışın pirinç bir çerçeve Öykünür boy aynasında En görkemli Elbiseyi giyen bedende ’Sayın’şarkıları Alır götürür badehanelerini Çözülen düğme ile Yağmurdan saf Sevişmenin ön yüzüne Çakılır kalın puntolarla Uzunca Sevmek birden IV Yazılı sorgulara Eşlik eder Çamlıca Sözlü sınavdan geçer bir aşk - ’Mahmut hoca’nın not defterinde Birden yüze kadar yıldız hazır’- V Sözcükler Papatya falında Seviyor sevmiyor yerine ’Tulumca’ ’Güdükçe’ ’Şabanca oynaşlardayken Uzunca Sevmek birden VI Yüz kez Ders zili çaldığında Sevilmezken bütünleme Sancısı ’Uzunca’ Seviyor finali Ve birden umarsız göğsün Göz çukurundan fışkırır şahikalar Saf yağmur dinletisi eşlik eder ’Hababam’a Bir türkü s/alınırken ’Ferit’e Kerpiç duvarlarda belirir Uzunca Sevmek birden VII ’Yol’ uzunca ’Yılmaz’ yazınca ’Koza’ içinde Sönmeze tutar Cumhuriyet ışığı Ateşler içindeki İstanbul Koltuk altı çukurlara sığınıp Isıtır ellerini Bakır renkli şehirden ç/ağlar Uzunca Sevmek birden VIII Buzul bir isyan başlasın Diye ’Maden’ ocaklarında Yangın lavları çıkaran Şapkalı Ejderha ölsün Der ozan ille de Eylül’ler de... IX Yedi tane tepe Yedi tane ateş Yedi tane rüzgar Ve İstanbul’a saklı İmgesi bozuk bir şiir X Kız Kulesinden atılan Kızıl etiketli şarap şişesini Daha akıntı götürmemiş Ve de Henüz sis çökmemişken Kandilli’ye Hatırlanır Uzunca Sevmek birden XI Az çözelti Az tuz Şişede Mavi derinliği Marmara’nın Ucunda yetmişlik rakı artığı Vuruyor usul usul fasla Dibine çöküyor ’Derman’ Su çekimine inat İçi ateş dolu Roma batığına Değiyor ağzı İçine biraz da Adanalı köle kızın ağıdı katılıyor Karıştırıyor akıntı Uzunca Sevmek birden XII Deniz suyu Deniz kızı Roma batığı derken ’M.K.A’ bandıralı ’Mavi gözlü dev’ Oratoryası saracak nefesleri ’Devrimci’ esvaplarıyla ’Demiryol’unda gerçekleşecek ’Adak’ Ardından yaşatacak ’Taş Mektep’ Tarık’ı bayrak bayrak XIII Uzunca Yaşayacak Yine yeni yeniden... |
Şiirin adının "Eylül'e Ağıt" olması, nasıl da denk gelmiş, nasıl da anımsatıyor bana bellekten silinmeyen acıları ve yaralar, henüz dokunmadan, bir bir kanıyor..
Evet, Tarık Akan, sanat tarihine/dünyasına önemli katkılar sunmuş, güzel bir insandı.
Huzur içinde uyusun.
Teşekkürler, saygılar, Şair.
Saygımla.