Güz Güneşi
Bir güz güneşi çökmüş şu şehre,
Nice ayrılık hikayelerini barındırırmış da Şu sokaklar,şu binalar,şu kaldırımlar... Meğer ne geç anlamış, Batmakta olan güne bakan insanlar... Bilselerdi şu günün ardında Bir ayrılık melteminin estiğini, Yine aynı merakla,aynı şehvetle Sarhoşçasına,saatlercesine,günlercesine Vakit öldürebilir miydi insanlar... Güz güneşi vurur adımların arkasından Sokak lambaları yanıp söner ardından, Ve gece olur,üstüne sirayet eder Düğümleri yalnızlık,düğmesi ayrılık olan İpekten bir kaftan... Bir güz güneşi çökmüş şu şehre, Kimsenin elveda demek gelmemiş içinden, Herkes ürkmüş,korkmuş,çekinmiş beki de... Kimisi kurumuş bir gül bırakmış ardından Kimisi de firari bir mahkum olmuş, Kaybolan benliğinin arkasından... En acısı da kimisinin mahşere kalmış Ayrılıkları da sevgileri de, Geriye kalan ne olabilirdi ki Mezar taşlarından,fotoğraflardan başka... Eğer tüm bunları bilebilseydi Tahmin edebilseydi insan, Birinin daha kalbini kırar mıydı başka... Güz güneşi vurur adımların arkasından Sokak lambaları yanıp söner ardından, Ve gece olur,üstüne sirayet eder Düğümleri yalnızlık,düğmesi ayrılık olan İpekten bir kaftan... |