Hayatın İzleriŞiirin hikayesini görmek için tıklayın Ömrümün sonbarında yaprak döküm mevsimi gözlerim daldı geçmişe, hayallerim gökyüzünde ufuklarda ben arada bocalarken döküldü bu mısralar...
Sabahın erken saatinde uyanırdım,
Gözlerimde masumiyet, düşlerim parlak, Bir bilmece gibi dünya, anlamaya çalışırdım, Babam derdi, "Oğlum, doğruya sarıl kalk" O günlerden bu yana her anım derin bak; Gençlik bir deniz, dalgalar peşimde, Yolumu ararken fırtınalarla boğuştum, Her düşüşte bir kalkış, her kayıpta bir umut, Bir yanım hep kavgacı, bir yanım ürkek, sessiz, Yine de içimde bir inanç, hep var oldu bir yol; Hayal kurmak özgürdü, ama gerçekler sert, Yolda karşılaştığım her engel, bir öğretmendi, Sevdalar geçti, dostluklar geride kaldı, Her iz bir ders, her yara bir anı, Fırtınalı yılların ardında bir bilgelik saklı, Yıllar geçtikçe ağırlaştı yükler, Hayat derslerle dolu, sabrım sınanır, Düşmanlar değil, dostluklar test eder, Kimi zaman ihanet, kimi zaman sadakat, Ve her adımda biraz daha olgunlaştım ben; Bir yol biter, bir diğeri başlar hemen, Her gün yeni bir umut, her adım bir devrim, Kendi içimde bir savaş, bir barış, Gözümde hep uzaklarda bir hedef, Vazgeçmek bilmez ruhum, hep yürür gider; Bazen karanlık çöker, bazen aydınlanır ufuk, Bir yanım hüzünlü, bir yanım neşeli olur, Güldüğüm günler geçer, ağladığım anlar kalır, Ama hep bilirim, her gece bir sabaha uyanır, Acının ardından gelen sevinç gibidir hayat; Düşmeden kalkmayı öğrenemedim, Yere düşüşlerimde büyüdüm, serpildim, Her yara, ruhumda bir iz bıraktı, Dostlarımın gerçek yüzlerini gördüm, Ve her düşüşte daha güçlü bir ben oldum; Zamanla anladım, kalpteki inanç en güçlü siper, Namazla tanıdım hayatın derin anlamını, Her secde, bir özgürlük, bir direniş, Bu dünyada geçici, ahirette sonsuzuz biz, Yüreğime derin bir huzur doldu, kaybolmadım hiç; Yıllar geçti, fırtınalar dindi, Artık her şey daha sessiz, daha derin, Her acının altında bir hikmet aradım, Gülümseyerek baktım geçmişe, Ve hayatın şakacı yüzüyle tanıştım yeniden; Geriye dönüp baktığımda, her anım bir iz, Beni ben yapan her acı, her sevinç, Güldüğüm de oldu, ağladığım da, Ama her şeyde bir anlam vardı, Şimdi huzur dolu kalbim, hayata karşı dimdik; Bahadır Hataylı/08.09.2024/21.30/Sancaktepe/İST |
al benden de nazire…
bir sabah uyanırım, gözlerimde ağır bir sis,
düşlerim tuzla buz, kırılgan aynalarda kaybolmuş.
babasız kalmış bir dünya, ellerim bomboş,
tanrı suskun, cümleler boyun eğmiş.
bu sabah da yağmur, yine karga yavruları odamda.
oysa ben her şeyden habersizdim; o bilmeceyi çözmeye çalışırdım,
çünkü fırtınaların dinmediği bir hikâyede,
kendi yolumu bulmaya çalıştım, her adımda biraz daha kaybolarak.
gençlik dediler, oysa bir denizdi, dalgalar peşimizdeydi,
herkesin bir fırtınası vardı, her düşüş bir bedeldi.
ellerimi uzattım gökyüzüne, babam gibi,
ama ellerimde hiçbir dua kalmadı, ne gök kabul etti ne yer.
bir yanım kavgacı, bir yanım sessizdi,
ve bu savaş, hiçbir cepheye sığmıyordu.
her şey yalan dedim, inanmış gibi yaptım,
ama içimdeki ateş hep yakıyordu ellerimi,
çünkü gerçek, boyun eğmezdi yalana.
sevda geçti, dostluklar eridi,
her şey geride kaldı, her yara bir iz bıraktı.
ama öğrenemedim düşmeden kalkmayı;
yine de büyüdüm, serildim toprağa,
çünkü her düşüş, toprağın sessizce fısıldadığı bir hikâyeydi.
her yara, bir ders oldu, her ihanet,
tanrı’nın unuttuğu bir mırıldanma gibi.
dostların gerçek yüzleri, maskelerin altında saklıydı,
ben ise her maskeyi kırdığımda, daha da yalnızlaştım.
bir yol biter, diğeri başlar dediler.
her adım bir devrim, her nefes bir zafer sandım.
ama her yolda karşımda bir ayna vardı,
o aynada kendimi bulmak değil, kaybetmek vardı.
yürüdüm, ama hiçbir yere varamadım,
çünkü bu hayat, her köşesinde bir labirent gibiydi.
ve ben, her düğümde biraz daha karıştım kendime.
zaman geçtikçe yüklerim ağırlaştı,
ama en çok dostların ihanetinde sınandım.
ihanet, bazen bir kahkaha kadar hafif,
ama bir hançer kadar derindi.
her adımda biraz daha parçalandım,
ve her parçamda yeni bir hikâye buldum.
ama bu hikâyelerde hiçbir zaman mutlu bir son olmadı,
çünkü her mutlu son, bir fırtınanın arifesi gibiydi.
karanlık çöktüğünde, gözlerim hep uzaklara dalardı,
gözyaşları, kelimelerin arasında kaybolurdu.
güldüğüm günler geçti,
ama her gülüşümde saklı bir hüzün kaldı.
çünkü hayatın bana öğrettiği tek şey,
her sevincin ardında bir acının beklediğiydi.
ve ben, her adımda o acıya biraz daha yaklaştım.
artık yollarım sessiz,
fırtınalar dindi, ama içimdeki savaş bitmedi.
her yara bir öğretmen, her ihanet bir mırıldanma oldu.
ama şimdi, geçmişime gülümseyerek bakıyorum,
çünkü her kayıp, bana yeni bir yol açtı.
ve ben, o yolların hiçbiriyle barışmadım,
çünkü barış, her zaman bir yenilgiydi benim için.