UÇURUMLARIN KIYISINDAYIM
Papatyam!
Şimdi çok uzaklarda kaldım Sen dolu baharlarım gidince Mevsimlerin hepsi bir birisine karıştı Hayallerde kaldı tüm yaşanmışlıklar Sen gidince közü kaldı yüreğimde aşk ateşinin Sorma hiç, şimdi neredeyim, ne haldeyim diye Bil ki uçurumların kıyısındayım Gecenin zifiri karanlığındayım Kırk beşliğin namlusundayım Ufacık bir tetiğe bağlı hayatım Koca bir ölüm yalnızlığındayım Susuyorum, ne var ne yok içime attım Göz kapaklarında oluşan iki damla yetim yaştayım Olmadık işkenceler ediyor Kendi kendime kızıyorum Demlice bir çay koyun üstüne Aç çocuk gibi besleyin sobayı Nasıl tütüyorsan gözlerimde öylece tutsun baharı Uzunca serin yatağımı boyunca uzansın ayağım El aman deyince gece, usulca kıvrılır yatarım Can canım canlansın hazır mı koynundaki yer? Gün olur gecikmiş çocuk gibi bağıra çağıra gelir Bir can gördüm bakışlar mahzun, gözleri durgun Konuşması gelir, yürekler durgun Sesinin şiddeti ahenge uygun Biraz ürkek, bir o kadar da canlı Yükseldikçe sesi fırtına gibi Girdaba girmiş gibi kaptırıyor insan kendini Kasırgaya yakalanmış bir kuş gibi Savruldukça savrulur, yüreği vurdukça vuruyor Sarsıyor insanı, kalmamış acıması Okyanusta fırtınaya yakalanmış sanki bir gemi Kaptan bir çare dümen çıkmış elinden başıboş gidiyor Sanki serseri bir mayın gibi derler hani Dünyanın ayı çektiği gibi çekiyor, halt etmiş mıknatıs Benliğimi geçirmiş eline, kurtul kurtulabilirsen Can derdine düştüm adeta Ben bir can dedim, o can beni benden aldı Kaynayan dünya kazanı da kaynattı Kavurdukça da kavurdu bu canı candan etti Bir hiç yokla da beni yok etti Şimdi ömür boyu esirinim, sevginle nar oldum Bir daha can diyecek, can mı kaldı bu bedende? Gel de can ver, verebilirsen? |