ÖLÜ ŞEHRİN KARANLIK YÜZÜ
Pencereyi açtıktan sonra
Dudaklarının arasına aldığı sigaradan İçine derin bir nefes çekip üfledi Gecenin aydınlanmakta zorlanan Ve sis içinde kalan karanlık hüznü Yine bir kâbus gibi İyice çökmüştü koca şehrin üstüne Bir süre şehrin ışıklarına baktı Milyonlarca ışık ve her bir ışığın altında Kim bilir neler yaşanmaktaydı? Belki de suç işlenmekte insanlar ölmekte Ve dayanılmaz arzuların eşliğinde Zevkin doruklarına çıkılmaktaydı Ya da aç sefil, evsiz barksız ve perişan Aslında bu şehir Kurulduğu günden bugüne kadar Kaç kere yakılıp yıkılmış Yeniden yapılmıştı? Her yakılıp yıkıldığında Kaç kere de ruhu öldürülmüştü? Sadece yakılıp yıkılırken mi? İnsanların kişisel ihtirasları için Yapılan katliamlar, trajik ölümler Kim bilir kaç kişi de zindanlarda Bu meydanlarda hak ararken öldürülmüştü? Kaç kişinin derisi yüzülmüş Çarmıha gerilmiş Başı kesilmiş, gözleri oyulmuş Ya da boğularak cesedi surlardan denize atılmıştı? Hatta imparator, padişah, sultan, şehzade Paşalara bile acımamıştı onlara kıyan zalimler Bazen de zalim olan kendileriydi… |