KİMSE BİLMESİN
Akan gözyaşları, içindeki alevi söndürmeye yetmedi
Feryadını, haykırışlarını kalbinin kuytu köşelerinde sakladı Kimse bilsin, duysun istemedi hep Buğulanan gözlerinden damlaların dökülmesini önlemek için Dişleriyle kalın dudaklarını ısırdı Kan ağlayan yüreğinden çıkmak isteyen feryatlara Dudaklarını sıkarak engel olmaya çalıştı bir süre Gökyüzündeki aya baktı Dolunaydı ve ışıl ışıl parlıyordu Aynı gökyüzünün altında Aynı yıldıza ve aya bakan milyarlarca insan, ne düşünürdü? Kendisi ise işlemekte olduğu günaha şahitlik ettiğini Düşündü bir an Kim bilir, gökteki yıldızlar ve ay Dünya üzerinde karanlıkta kalan Ve faillerinden başka kimsenin bilmediği Ne günahlara şahitlik etmişti Şu an kendisinin işlediği günah gibi Nefesleri birbirine karışıyordu Çok geçmemden de aralarında dayanılmaz bir haz Ve çekim başladı Yıllardır bunu hissetmeyen ve heyecandan titreyen bedeni de Artık kaçınılmaz bir teslimiyeti yaşıyordu Gözlerini kapatıp kokusunu içine çekti Dudaklarına tereddüt etmeden yumuldu Ateşli bir şekilde öpmeyle başladı günah Gözlerindeki utancı saklamak için başını hafifçe yere eğdi Kaşlarını, gözlerini saklamaya çalışır gibi büktü Kirpiklerini de siper etti yabancı bakışlarına Yüreğini parça parça eden acılarla sertleşen Ve donuklaşan bir bakışla, tekrar baktı Adeta kendisine bu bakışla karşı koymaya çalıştı Ama yapamadı Çünkü bedeni de istiyordu ve aklına direniyordu Yatağın kenarına bir suçlu gibi oturdu Artık gözlerinde teslim olmaya hazır bir kurbanın Feraseti ve cesareti vardı İnfazını bekliyordu ve cezasına razıydı Diyeti bu şekilde bedenine ödetiyordu Ama bedeninin suçu neydi? Buna kendini zorlayan aklı değil miydi? İçinde fırtınalar kopuyordu Aslında verdiği mücadeleyi kaybetmek istemiyordu Sessizdi, içindeydi attığı çığlıklar Duymadı üzerine abanan ve hevesini köreltmeye çalışan… |