NAZLI GELİN GİDERKEN
Nazlı gelin ata binmiş, ya nasip demiş
Düğün biter, gidecektir evinden Nazlı gelini son kez çıkarırlar baba evinden Gelinlikle çıkan kefenle girer artık Kadınlar hazırlıyordu sevdiğini Heyecanla bekliyordu Elini cebine atıp köstekli saatine baktı Daha var, dedi, sesli Tabakasını çıkarıp bir sigara sardı Yaktıktan sonra çakmağını cebine koydu Yeşil çınar ağacına yaslandı Bir of çekti arkasından Bir duman sardı yaylayı Öte dağdan bir ses geldi yanık, yanık Nazlı gelin de indirilir yaylaya Nazlı gelin sürmeli Saçını boncuklarla örmüş Allı yeşilli süslendikleri Fesini kafasına yerleştirirken Rengârenk çiçekler, paralar sarkar bileklerinin üstüne Adı üstünde kırk beliktir Üç etekle de çok yakışmıştır Altın kemerini kardeşi bağlarken Ne de olsa ağa kızıdır, zengindir Nazlı gelin Sevdiği ise garipti, üstüne bir de yetim Bir an düşündü sevdiği, dudaklarından Garipler gülmezmiş sevdiğim, sözleri döküldü Sevdiğine bakıp acısını içini çekti Bir ara gözlerini gördü, yayla dumanının içinde Sanki diyordu ki Tası tarağı toplasak, Buralardan hiç kimsenin bilmediği bir yerlere gitsek Çaresizlikten dizlerinin üstüne çöküp kaldı garip Sevdiği gelin olup giderken… |