An GelirŞiirin hikayesini görmek için tıklayın Yaş almamış bebeğin kanlı gömleğinde örüldü kıyamet.
An gelir
Sıkılırsın yaşamaktan Kızıl çığlıklar tüketirsin kan/sızı/larına Yoksul cümleler kurmak zül, Afaki sözler biriktirirsin boşluklara Nafile, dolmaz! Hiçbir anlam bunca anlamsızlığa Eş olamaz! An gelir Yitirirsin zamanı Yetim bir çocuğun gözlerinde ararsın Anlamı, anla/ma/mayı! Oysa zaman hep aynı Kabil’den yana saklanmış içinde onca kemmiyet Habil’den yana ezilmiş hep mahsumiyet! An gelir Susarsın… Zülüm karşısında susul/a/mayacağını Zülme uğrayınca anlarsın… An gelir Kendine haykırırsın Elsiz kolsuz bağlanmış sofranda Acı yutar sofranda ki lokmalardan utanırsın Şişttt! Uyuyor kefensiz mülteci Öz yurdunda sefil görünen yiğit müveccih! |