Padam... Padam... Padam..."padam... padam... padam... des "je t’aime" de quatorze-juillet padam...padam...padam... des "toujours" qu’on achète au rabais padam...padam...padam... des "veux-tu" en voilà par paquets et tout ça pour tomber juste au coin d’la rue sur l’air qui m’a reconnue" Sen geçmeden önce Çok temmuz geçmişti oysaki benden… Ne çok “seni seviyorum” lara adanmıştı bu beden Ve ben Yıllar sonra Gelişinle Bir güneşi sıvamaya çalışan balçık misali Gayretsiz Ve dahası Beceriksiz bir ressamın elinde Ya da bir heykeltıraşın Büst değil taş etmişliğiyle… Ne fark eder ki… … Git adam… “Padam… Padam… Padam…” Ne çok isterim seni şimdi bana bir sorsan Ve yüreğimde onca yılın acısına eş hasretimle Ne yalanlar satarım ucuzlukta… Alanı sen ol diye… Bu hava bana çok tanıdık diye… Çok zaman sonra bile Hiçbir kadını görmedim diyen yalan gözlerin Ve dahası sözlerinle Ruhumda bir geçiş töreni misali Çalınan tüm ezgilerin inadına Dinle beni Ve git… Gittiğin, geçilmişliğimden beridir Tüm geçmişimi saran sonsuz bir ezgi Gerisi hiç… Dahası sessiz… Ayak izini bile basamamış ruhuma hiçbir adam.. “Padam… Padam… Padam” Başak Doğru’ 08 |