Her gördüğüm şehre İstanbul diye gireyim…Rüzgarın kumaşını kestik, yama ekledik tövbe tutmaz günahlarımıza, Al başına mahmur sevdalar, Fırat sen dur ben akayım, Dicle aksın ben kavuşayım… Hani bu şehrin ürküntüleri vardı mermerden, Tebessümler eksilmezdi yüzlerde tunç kafiyeden,,, Aşk türküleri dökülürdü binlerce heceden, İki büklüm, bir gerdan kırmadan, çıkacağım Rölantiye alınmış umutların şeceresinden İstanbul sen dur ben gideyim, Her gördüğüm şehre İstanbul diye gireyim… Nerdesiniz biz yaklaştıkça kaçan, beyaz bulutlar içersinde, beyaz güvercinler, küçük bir çocuk düşürdü düşlerimi Deli akan bir ırmağa, ve onunla girdik düş çağına, şimdi apoletleri sökülmüş bir günün gıyabında Eskimesin militan ruhlarımız, insanın mihrabında Birde eski zaman içinde, kara önlükler üzerimizde Tek bir bahara iltica, dört mevsim yüreğimizde.. Defolu zaman, Düş yakamızdan İhtimal ki gökte yıldızlar Düşecek sancımızdan… Sen gitme kal yerinde, Gürültülü olur dağların yer değiştirmesi, Ben biliyorum gidilecek yerin, tek adresi, Diye düşsün, ansiklopedik kayıtlara Bu türkünün mukaddimesi……………………….! Lütfi Kireçci |
Düş yakamızdan
İhtimal ki gökte yıldızlar
Düşecek sancımızdan…
Sen gitme kal yerinde,
Gürültülü olur dağların yer değiştirmesi,
Ben biliyorum gidilecek yerin, tek adresi,
Diye düşsün, ansiklopedik kayıtlara
Bu türkünün mukaddimesi……………………….!
offfff dedim sadece
gezerken şiirin ruhunda
tebriklerimle
hilal.