YIL BİN988 ŞUBAT ON1Yıl bin988 ; Bir habel düştü rahme Tebessümdü. Bir çiçek bitti gabrada Neşeydi. Yakut-u zerd yükseldi doğudan Umuttu. Ay şubat ; Dağlarda ma-i mutlak ısınmaktı. Yuvada yeni pişmiş aş Doymaktı. Babanın kucağında bir ülhüvve Oynamaktı. Gün perşembe ; Masadan kalkardı ümm-ül habais Haramdı. Ağlardı bebe gahvare içinde Açlıktı. Öperdi gıdısından valide Koklamaktı. on1; Yaşı dolmamış bir habi Korunmaktı. Memleketin üstünde iber Yakınmaktı Esti üzerimize bad-ı tecelli Ders almaktı Açıldı rahim denen cennetin efsunlu kapıları Bir bebe geçti aralarından ışıklı aynaların Açlık kokan nefeslere inat O amber soluyordu Rolü tebessüm idi.. Bir doğum dağıttı bulutları umut hiç bu kadar parlak olmamıştı Memleketin üstünde dert akbaba gibi iş üstünde İçinde mücadele Halkın alın teri üşümekte Kırk dağdan kırk damla su getirdi hemşerilerine. (Yıl bin988 idi gözleri alışınca ışığa O’nun gördüğü ilk şey karşı duvarda bir çivi üstünde asılı çerçeve ve içerisinde ona gülen Mustafa Kemal idi.) |
ama finali begenmekle beraber beni gülümsetti, nedenmi?
...
_Mustafa Kemali gördü ama acaba onun oldugunu bildimi dersin??
siir ya iste, bana rüyalari andiriyor, bazen gercek ötesi hayelle karisiyor.
...
Saruhan, harikasin ve kutlarim seni yine.
sevgi ve muhabbetle...