İnilmeyen Gemi
Gidiyorum, bildiğim bir bilinmeze...
Bak kara göründü şimdi hüzün denizinin kıyısında... Bir kaç sözcük yeter mi size olan nefretimi anlatmaya? Kaçınız üstünüze alınacak yada kaçınız kahpeliğini hatırlayıp dönüp arkasını kaçacak? Yani pişman olduğun yerden değil, düşman olduğun yerden çekilirdi dünyanın ipi... Evet kara yaklaştı ama gittiğin yer senin adresin değildi... Her yangın sönermiş dedi bir bilge kadın... Ya içimdeki dedim..."sustu kadın"... Gözükmüyor artık karası ve karaya hasretti içimin yarası... Yani yokluğuna mütevazı gülüşler ve sahte gülümsemeler gerekmedi hiç... Durduk yere sevinmez artık yüreğim... Sevinçleri harcayalı çok zaman oldu be prensesim... Malum şarkılar dinlenmiyor artık bu bedenle, yürek göç ediyor sebepsiz yere... Şimdi bir sigara yakmalı her anıya... Taşımamak lazım imiş kayıp ettiğini bildiğin şeyleri... O dediğin cephede çok çarpıştım, ağır kayıplar yaşadım hüznü acısından çok büyük olan kayıplar... Cevabını bildiğim yerden sormalısın, ben o dersten kalalı çok oldu... Ve çekmeli derin bir nefes, hatırası kalmış kulağına çalınan o şarkıdan... Gitmek lazımmış dedi bir bilge kadın ilk önce kendinden... Kendinden geçer mi insan hiç böyle sevmeden? Yani insansın bir şeylerin iyi olacağını düşünüp kendini kandırmalısın... Yada küfredip her gece o şişenin içinden cin çıkmasını bekleyip, çıkan cinin canını okuyacaksın... Ve dua etmelisin kurtarması için Tanrıya adanmış bir mum ışığında... Gemi neredeyse karaya yanaştı... Umutlarımızı başka gelmeyecek bahara taşıyalım artık... 14/04/2024 Yunus Yaşar |