EleniTut beni! Her gece cehenemin kenarındayım, senin avuçlarında kül olmaya hazırım. Ben sensiz bilmeyeceğin kadar yarımım. Tut beni bir Yunan çalgısı kadar hüzünlü ve efkarlıyım. Bir ömür boyu karanlık gözlerinin yolundayım, gözlerinden aşk ile akmayan bir damlayım. Nefesine ömür verecek kadar bağlıyım, tut beni yokluğunda kayıp olacağım. Aşkımın her hücresinde yapayalnızım, tut beni hüngür hüngür ağlamaktayım. Belki Rodos belkide sakız adasının kayalıklarından kendimi atacağım, tut beni uzom bitince santorinide bir masada oturup kalacağım, tut beni Egenin güzelliği Eleni... Tut beni bu gece Atina’nın kalbinde ağlarım. Çok sevdiğim Olimpos’ta tanrılara sataşır, sensizliğin hesabını sorarım. Ah... yeşil gözlüm ben sana duymadığın kadar aşığım. Tut beni sensiz kör bir zindan kadar karanlığım. Bu gece sensizliğimin kaçıncı yıl dönümü? yıldızlara işaretledim geçen gün ve yokluğunda saatlerce güneş doğmadı odama. Keşfetmeye değecek bir güzellik kalmadı Eleni... Yalnızlığımdan ne göç edesim var ne’de göçten geri kalma isteğim. Bir çocuğun hırsı var yumruklarımda zayıf ve ürkmüş birde dönmeyecek olmanın acısı. Yeni baştan başlayamayacağımın verdiği ölüm kokusu evimde ve havalansın diye açmıyorum pencereyi, oysa pişmanlık taşırdı saçının her teli. Yanında ölmeyi beceremedim, bu gidişi içten içe devrim niteliğinde nasıl istedin? Nasıl bir duâdır Tanrım! İnsanı her gece duvarlara yaslandırıp umutla ağlatır. Sen en sevdiğim o şarkının oysa hiç bitmeyecek nakaratıydın. Sigaramın son yudumu’da yarım kalırmış. İnsan yardan ayrı düşünce, anlamsızlaşırmış. Yunus Yaşar |