biçimsiz kallavicüssemden düşen çiçeği o yalnız. kurumuş şehre doğru bıraktım ellerim bir çocuğun esmer yüzüyle besleniyor ellerimin kafası dağınık ellerim derin mevzumuz. bir incirin çekirdeğine bağlı yalanların iştahla uluduğu yerde güçlü ve beyazız fil denginde her şey karın boşluğumda atlar koşturuyor hayat enine çok meşgul boğazımda çatırtılar öksürüğümde merdiven boşluğu uğrumda yaşamalıyım umurumda olan her neyse işte körlemesine öyle bodozlama şakaklarımda billur bi ziyan tereddüt ediyor kadrajım midemi uyandırıyor değerli bir şey bir inilti kasığımda esrarlı nağmeli ahmak bir keşke amaçsız yeşilleniyor duvar kağıtları duvarlar aralarında rutubet konuşuyor kulaklarımı yaslıyorum bir kırlentin dokusuna bütün kokulara kapatıyorum kendimi çok gri gülümsüyorum yaslandığım yerden ağır ceza mahkemesi kuruluyor yüzümde yüzüm aşık kalbimdeki devrimi gülümsetiyor bu hayta serzeniş hangi beyaz yanıyor imtihan ediyorum nicedir gümüş ötesi bu Mücella Mücella kim bilmiyorum sustukça heyelan bağırdıkça gök gürültüsü oluyorum madeni arzuların deliliği gibi ahenkli ne kadar sakin düşünsem avaz avaz bağırıyor havadaki şiddetin ahusu midemin üstündeki çok katil bir akşamüstü çiçeği burnunda ölüyorum her akşam mercan renginde asumanlar eşliğinde apansız göğsümdeki kallavi biçimsiz ummanları düşürüyor her yer zindan her yer ellerimin karanlığı her yer tereddüt paramparça ediyorum zihnimdeki taşları ayaklarımın altında çılgın bir duvar sesler dudaklarıma dökülüyor kıyamet dudaklarımda gün kakülünü düzenliyor amacı yürek yemiş amacı küheylan |
Tekrar tekrar okunası okurken yanası ve acıya sürüp her satırı üşünesi çokça düşünesi birşeydi bu..her sayfaya gelişimde kendimi bulmanın bir rahatlığı var kısa bir mola verip satırlarıma tekrar demleneceğim şiirin kalbinde okadar güzelsin ki şiirrrrr ❤